Test Post from KONYA HABER / Gündem Ekonomi Eğitim Sağlık Spor konyahaberim.com da http://www.konyahaberim.com
31 Mayıs 2014 Cumartesi
Mevlana Hz. Türbesi İçin Yetkililere Seslendi
Masum Bayraktar Hoca Efendi, Mevlana Hazretlerinin Türbesi İçin Yetkililere Seslendi!
2014 Emri Bil Maruf çalışmasında Konya’ya giden Masum Bayraktar Hoca Efendi yaşadığı olayları değerlendirdi.
Mevlana Hazretleri çok kıymetli bir Allah dostudur. Ama onun ziyaretine uygunsuz geliyorlar.
Oranın en yetkilisi ile görüştük. Bize anlattığı daha önce türbeymiş ama müzeye çevirmişler.
Türbelere girerken başörtü ve etek giyme zorunluğu var. Yabancı turistler geliyor başörtü ve etek giyip ziyaret ediyor. Bizim yerli turistler şikayetçi olmuşlar. Türkiye’mizin insanı bize zorla başörtü taktırıyorlar diyerek şikayette bulunmuş. Rahatsız olunmasın diye müzeye çevirmişler. Türbe olan yer müzeye çevrilince kıyafet sorunu kalkmış.
Mevlana Hazretlerine girerken kıyafet sorunu kalkıyor, hem de madde ile girmek zorunda kalıyorsun. Allah dostunu ziyaret edeceksin parayı vereceksin. İnanın parasında değiliz ama ne gereği var. Allah dostunu ziyaret etmek için bunlar gerekli midir?
Masum Bayraktar Hoca Efendi Kimdir?
Masum Bayraktar Hoca Efendi İstanbul’un Fatih Çarşamba semtinde 1973 yılında dünyaya gelmiştir.
Mevlana Hz. Türbesi İçin Yetkililere Seslendi
30 Mayıs 2014 Cuma
Komek Kayıtları
Konya Büyük Şehir Belediyesi Meslek Edindirme Kurslarına Kayıtlar Başladı!
KOMEK kayıtları online olarak www.komek.org.tr adresi üzerinden gerçekleştirilmektedir. Kayıt zamanı web sitemizde kendinize en uygun kurs merkezimizi, günleri ve ders saatlerini seçebilirsiniz. 22 Ocak itibariyle kayıt olurken, Kurs Merkezleri, Branşlar, Derslerin Günleri ve Saatleri web sitemizde otomatik olarak görünecektir. Örneğin Bilgisayar Kullanımı dersine gitmek istiyorsunuz. Hemen www.komek.org.tr sitemizde online kayıt bölümüne girip, önce gitmek istediğiniz kurs merkezine bakın, daha sonra bu sayfada o kurs merkezinde size uygun ders günlerini ve saatlerini bulup seçebilirsiniz. Ayrıca bu dönem Harmancık Kurs Merkezi ve Mümine Hatun Hanım Lokallerimizde hizmete açılacaktır.
İnternetten ön kaydınızı yaptırdıktan sonra hangi kurs merkezine ön kaydınızı yaptırdıysanız ikinci adım olarak o kurs merkezine gidip kayıt onayı yaptırmanız gerekmektedir. Bunun için ise mutlaka el kart’ınızın olması gerekir. Onaya gelirken el kartınızı yanınızda getirmeyi unutmayın. Olmayanların ise mutlaka kendilerine el kart edinmeleri gerekir. Gelen el kart’a onay yapıldıktan sonra derslere başlayabilirsiniz. Bu el kart öğrencilerin devamsızlığını kontrol etmek için verilmiştir.
Komek Kayıtları İçin TıklayınKomek Kayıtları
Hanımlar Lokali Kayıtları İçin TıklayınHanımlar Lokali Kayıtları
Spor Merkezi Kayıtları İçin TıklayınSpor Merkezi Kayıtları
BRANŞ | Kurs Merkezi |
AEROBİK (B) | Hocacihan Spor Merkezi | |
PLATES (B) | Hocacihan Spor Merkezi | |
AHŞAP BOYAMA | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
ALMANCA | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | |
ARAPÇA | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
ARAPÇA-ORTA | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
AŞÇI ÇIRAĞI | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Harmancık Kurs Merkezi | |
AUTOCAD | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
BAGLAMA | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | |
BİLGİSAYAR KULLANIMI | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
BİLGİSAYARLI MUHASEBE | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | |
ÇİNİ | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Hoca Fakıh Güzelsanatlar Kurs Merkezi | Beyhekim (Kazeruni) Gelenekli Sanatlar Merkezi | |
BRAİL ALFABESİ | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
CENAZE HİZMETLERİ (B) | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
ÇOCUK BAKIM ELEMANI (B) | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | |
EVDE ÇOCUK BAKIMI (B) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | |
DANTEL ANGLEZ (B) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
DIŞ TİCARET UZMANLIK EĞİTİMİ | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
DİKSİYON | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
DRAMA | Harmancık Kurs Merkezi | |
EBRU | Sille Kent Atölyesi | Harmancık Kurs Merkezi | |
EBRU | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
EĞİTİCİ ANNE VE ÇOCUK BAKICILIĞI | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | |
ELDE KURDELA İŞİ (B) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
EL NAKIŞLARI-MARAŞ İŞİ (B) | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
ETKİLİ İLETİŞİM VE HALKLA İLİŞKİLER | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
FARSÇA | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
FİLOGRAFİ | Beyhekim (Kazeruni) Gelenekli Sanatlar Merkezi | |
FOTOĞRAF ÇEKİMİ | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
FOTOGRAFÇILIK | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | |
FRANSIZCA | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
GİRİŞİMCİLİK | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
GİTAR | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | |
KADIN GİYİSİLERİ DİKİMİ (B) | Akşemsettin Kurs Merkezi | Karşehir Kurs Merkezi | |
KADN GİYSİLERİ KALIP HAZIRLAMA (B) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
GİYİM KURSU (B) | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Hocacihan Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | Hoca Fakıh Güzelsanatlar Kurs Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
GÖRME ENGELLİLER İÇİN KURAN-I KERİM | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
BİLGİSAYAR DESTEKLİ GRAFİK | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | |
HASTA KABUL İŞLEMLERİ | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | |
BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | |
HIZLI KLAVYE KULLANIMI | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
HIZLI KLAVYE KULLANIMI(F KLAVYE) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
HIZLI OKUMA | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
HÜSN-Ü HAT | Mahmudiye (Ali Gav) Gelenekli Sanatlar Merkezi | Beyhekim (Kazeruni) Gelenekli Sanatlar Merkezi | |
İĞNE OYASI (B) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Hocacihan Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Karfet Kurs Merkezi | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | Hoca Fakıh Güzelsanatlar Kurs Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
İLERİ İNGİLİZCE | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
İLETİŞİM VE YÖNETİM TEKNİKLERİ | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | |
İLK YARDIM | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | |
İLMİHAL (B) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
İNGİLİZCE | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Selçuklu Toki Kurs Merkezi | Hocacihan Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
İNGİLİZCE-ORTA DÜZEY | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
İSPANYOLCA | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
İŞ GÜVENLİĞİ VE İŞÇİ SAĞLIĞI | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
İŞ GÜVENLİĞİ VE İŞÇİ SAĞLIĞI | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
İŞARET DİLİ | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | |
İTALYANCA | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
JAPONCA | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
KALEM İŞİ | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
KALİGRAFİ | Beyhekim (Kazeruni) Gelenekli Sanatlar Merkezi | |
KEÇE YAPIMI | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Sille Kent Atölyesi | |
KEMAN | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
EL SANATLARI- EV AKSESUARLARI | Sille Kent Atölyesi | Hoca Fakıh Güzelsanatlar Kurs Merkezi | |
KORECE | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
KUAFÖRLÜK- SAÇ BAKIMI VE YAPIMI (B) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | |
KUAFÖRLÜK-TEMEL MAKYAJ (B) | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | |
KURAN-I KERİM | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Mahmudiye (Ali Gav) Gelenekli Sanatlar Merkezi | Selçuklu Toki Kurs Merkezi | Hocacihan Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
MAKİNE NAKIŞI (B) | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Karkent Kurs Merkezi | |
MAKİNEDE MARAŞ İŞİ (B) | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | |
EV TEKSTİLİ ÜRÜNLERİ HAZIRLAMA (B) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
ÇEYİZ ÜRÜNLERİ HAZIRLAMA (B) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Selçuklu Toki Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Akşemsettin Kurs Merkezi | Karkent Kurs Merkezi | Karfet Kurs Merkezi | |
YATAK ÖRTÜLERİ DİKİMİ (B) | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | |
MEFRUŞAT (B) | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Hocacihan Kurs Merkezi | Karşehir Kurs Merkezi | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | Hoca Fakıh Güzelsanatlar Kurs Merkezi | Çatalhöyük Kurs Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
MİNYATÜR | Mahmudiye (Ali Gav) Gelenekli Sanatlar Merkezi | |
NEY | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Mahmudiye (Ali Gav) Gelenekli Sanatlar Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
NİKAH ŞEKERİ HAZIRLANMASI | Harmancık Kurs Merkezi | |
OKUMA YAZMA I KADEME | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | |
OSMANLI TÜRKÇESİ | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Mahmudiye (Ali Gav) Gelenekli Sanatlar Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
PASTACILIK (B) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Harmancık Kurs Merkezi | |
PİYANO | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
PUL BONCUK İŞİ | Harmancık Kurs Merkezi | |
KAĞIT TELKARİ (B) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | |
RESİM | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Sille Kent Atölyesi | Cumhuriyet Kurs Merkezi | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
RUSÇA | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
SEDEF KAKMA | Hoca Fakıh Güzelsanatlar Kurs Merkezi | |
SERAMİK | Sille Kent Atölyesi | Hoca Fakıh Güzelsanatlar Kurs Merkezi | |
ŞİŞ ÖRÜCÜLÜĞÜ (B) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Harmancık Kurs Merkezi | |
TAKI (B) | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Sille Kent Atölyesi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Ertuğrul Gazi Kurs Merkezi | Beyhekim (Kazeruni) Gelenekli Sanatlar Merkezi | Harmancık Kurs Merkezi | |
TEFSİR (B) | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | |
TELKIRMA (B) | Büyük Aymanas Kurs Merkezi | Dumlupınar Kurs Merkezi(Eski Selçuklu Belediye Binası) | Harmancık Kurs Merkezi | |
TEMEL MUHASEBE | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
TEZHİP | Mahmudiye (Ali Gav) Gelenekli Sanatlar Merkezi | Beyhekim (Kazeruni) Gelenekli Sanatlar Merkezi | |
TIBBİ AROMATİK VE BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİ | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
UD | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
SOLİD WORKS | Bosna Hersek Sadrettin Kütükçü Kurs Merkezi | |
YABANCILAR İÇİN TÜRKÇE | Alaaddin Keykubat Kurs Merkezi | |
B : Sadece bayanlar katılabilir |
Branşlar
KOMEK’te eğitimi verilen branşları ilgili alanı seçerek öğrenebilirsiniz.
AHŞAP TEKNOLOJİLERİ
AILE VE TÜKETİCİ BİLİMLERİ
AYAKKABI VE SARACİYE TEKNOLOJİSİ
BAHÇECİLİK
BÜRO YÖNETİMİ VE SEKRETERLİK
BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ
ÇALIŞMA HAYATI ALANI
ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ
DEKORATİF EL SANATLARI
DEKORATİF EV TEKSTİLİ
EL DOKUMA
EL VE MAKİNA NAKIŞLARI
ELEKTRİK ELEKTRONİK TEKNOLOJİSİ
GRAFİK VE FOTOĞRAF
GÜZELLİK VE SAÇ BAKIM HİZMETLERİ ( KUAFÖRLÜK)
GİYİM ÜRETİM TEKNOLOJİSİ
HASTA VE YAŞLI HİZMETLERİ
HUKUK
INSAAT TEKNOLOJİSİ
KONAKLAMA VE SEYEHAT
KUYUMCULUK TEKNOLOJİSİ
KİŞİSEL GELİŞİM ve EĞİTİM
MAKİNE TEKNOLOJİSİ
METAL TEKNOLOJİSİ
METALÜRJİ TEKNOLOJİSİ
MUHASEBE VE FİNANSMAN
MÜZİK VE GÖSTERİ SANATLARI
PAZARLAMA VE PERAKENDE
SANAT VE TASARIM
SERAMİK VE CAM TEKNOLOJİSİ
SPOR
TEKSTİL TEKNOLOJİSİ
TESİSAT TEKNOLOJİSİ VE İKLİMLENDİRME
YABANCI DİLLER
YİYECEK – İÇECEK HİZMETLERİ
Kurs Merkezleri
AKŞEMSETTİN KURS MERKEZİ
ALAADDİN KURS MERKEZİ
ALAVARDI HANIMLAR LOKALİ
AYKENT KURS MERKEZİ
BAŞAK MAHALLESİ KURS MERKEZİ
BOSNA HERSEK SADRETTİN KÜTÜKÇÜ KURS MERKEZİ
BÜYÜK AYMANAS KURS MERKEZİ
ÇATALHÖYÜK KURS MERKEZİ
CUMHURİYET KURS MERKEZİ
ÇİNİ ATÖLYESİ VE KURS MERKEZİ (Ders Planlanmamıştır.)
DUMLUPINAR KURS MERKEZİ
ERTUĞRUL GAZİ KURS MERKEZİ
HARMANCIK KURS MERKEZİ
HOCACİHAN KURS MERKEZİ
HOCAFAKİH GÜZEL SANATLAR KURS MERKEZİ
ISTİKLAL KURS MERKEZİ
KARATAY HANIMLAR LOKALİ
KARFET KURS MERKEZİ
KARKENT KURS MERKEZİ
KARŞEHİR KURS MERKEZİ
KAZERUNİ KURS MERKEZİ
KÜLTÜR PARK ve SATIŞ MERKEZİ
MAHMUDİYE GÜZEL SANATLAR MERKEZİ (ALİ GAV)
MENGENE HANIMLAR LOKALİ
MERAM HANIMLAR LOKALİ
MÜMİNE HATUN HANIMLAR LOKALİ
RAUF ORBAY KURS MERKEZİ
SARAÇOĞLU KURS MERKEZİ
SELAHATTİN EYYUBİ KURS MERKEZİ
SELÇUKLU HANIMLAR LOKALİ
SELÇUKLU TOKİ KURS MERKEZİ
SİLLE KENT ATÖLYESİ KURS MERKEZİ
Komek Kayıtları
Davutoğlu Heybeliada savaş gemisini ziyaret etti
Davutoğlu Heybeliada savaş gemisini ziyaret etti
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Tanzanya’da temaslarda bulundu.
Çalışma ziyareti için Tanzanya’da bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, TCG Heybeliada Gemisi’nde askeri törenle karşılandı. Davutoğlu’na ziyaretinde Milli Savunma Bakanı Yardımcısı Hasan Kemal Yardımcı, Genelkurmay Plan ve Prensipler Daire Başkanı Tuğamiral Serdar A. Göndoğdu eşlik etti.
Bakan Davutoğlu’na, Barboros Türk Görev Grubu ve gemilerle ilgili brifing verildi. Geminin kaptan köşkü ve seyir odasını gezen Davutoğlu, köprü üstüne çıkarak dürbünle okyanusu gözledi. Daha sonra denizcilere hitap eden Dışişleri Bakanı, Barbaros Görev Grubu aracılığıyla Türkiye’nin uluslararası sularda operasyonel olabilme kabiliyetini gösterdiğini belirtti. Barboros Türk Görev Grubu’nun, Ertuğrul Gemisi’nin mirasçısı olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Sizler üç ayrı misyon üstlendiniz. Bunlardan birincisi manevi, ikincisi stratejik ve üçüncüsü de diplomatik temsil. Uğradığınız her limanda gördüğünüz ilgi ve halkın size karşı sevgisi bizleri gururlandırdı. Aynı zamanda Afrika limanlarında her biriniz fahri büyükelçi gibi çalıştınız. Stratejik olarak bayrağımızı, dünya sularında dalgalandırdınız. Güney Afrika açıklarında yaptığınız atış tatbikatındaki başarınız tanımadığınız sulara ne çabuk alıştığınızın göstergesidir. Hepinize teşekkür ediyorum.”
Türkiye’nin dünya sularında operasyonel olabilen dünyadaki 10 güçten biri olduğunu ifade eden Davutoğlu, “Türkiye artık küresel güç olma yolundadır. Hedefimiz diplomasiyle ekonomik ve askeri gücüyle Türkiye’yi, cumhuriyetimizin ilk 100. yılında dünyada küresel bir güç haline getirmektir, deniz kuvvetlerimizi ve askeri kapasitemizi ilk 10 içerisinde görmektir” diye konuştu.
“Gemilerin en üst yerinde bulunan Kur’an-ı Kerim ve Türk bayrağını Allah daim etsin” diyen Davutoğlu, daha sonra gemi personeli askerlerle tokalaştı. Davutoğlu’na, gemiyi ziyareti anısına hediye verilirken, Davutoğlu da Tuğamiral Serdar A. Göndoğdu’ya gümüş anı tabağı takdim etti.
Barboros Türk Görev Grubu gemileri, Afrika misyonu kapsamında 2 gün önce Tanzanya’nın Darulselam Limanı’na ulaşmıştı. Afrika’nın çeşitli limanlarına uğrayan gemiler, Tanzanya’nın ardından Kenya, Cibuti ve Sudan limanlarına uğradıktan sonra Süveyş Kanalı’nı geçerek Türkiye’ye dönecek.
Fırtına minare yıktı
Bir evin çatısından kopan parçalar da araçlara zarar verdi.
Ankara’da etkili olan fırtına, Elmadağ’da caminin minaresinin yıkılmasına sebep oldu. Lalabel Mahallesi’ndeki olayda minare, üzerine devrildiği caminin bir bölümünde zarara yol açtı.
Bir evin çatısından kopan parçalar ise iki otomobile zarar verdi. Elektrik tellerinin kopmasına da neden olan fırtınanın yol açtığı hasarı tespit için çalışma başlatıldı.
Fırtına minare yıktı
il spor merkezlerine kayıtlar başladı
Çocuk ve gençleri spora yönlendirmek amacıyla açılacak il spor merkezlerinde, 18 branş eğitim verilecek.
Konya Gençlik Hizmetleri ve Spor Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, il spor merkezleri kayıtları başladı. İl spor merkezlerinden, 5-18 yaş arası çocuk ve gençler ücretsiz faydalanabilecek.
Spor merkezlerinde, atletizm, badminton, basketbol, güreş, halter, judo, karate, masa tenisi, tenis, tekvando, voleybol, yüzme, jimnastik, kick boks, bisiklet, wushu, halk oyunları ve boks branşlarında kurs verilecek. Kurslara katılacak çocuk ve gençlere belirli güzergahlarda ücretsiz servis imkanı da sağlanacak.
Spor merkezleri hakkında detaylı bilgi ve kayıt formları, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü İl Spor Okulları Kayıt Merkezi ve Zafer Meydanı’na kurulan stantlardan alınabilecek.
il spor merkezlerine kayıtlar başladı
'Torba Tasarı' Meclis'te
Taşeron ve yeraltında çalışan işçilere yönelik önemli düzenlemeleri de içeren İş Kanunu ile Bazı kanun ve KHK’larda değişiklik öngören kanun tasarısı, TBMM Başkanlığı’na sunuldu.
'Torba Tasarı' Meclis'te
25 Mayıs 2014 Pazar
A Millilerimiz İrlanda Karşısında
A Millilerimiz, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki hazırlık kampı kapsamındaki ikinci maçını İrlanda Cumhuriyeti ile oynanıyor.
İrlanda 0 – 1 Türkiye
Maç detayları güncellenecek!
69′ Onur Recep Kıvrak çıkıyor ve topu kontrol ediyor.
69′ Ceza sahasına doğru Stephen Ward ortasını yapıyor.
68′ Ceza sahasına doğru Daryl Murphy ortasını yapıyor.
68′ Topu uzaklaştıran Caner Erkin.
68′ Ceza sahasına doğru Jonathan Walters ortasını yapıyor.
67′ Maç Türkiye lehine kale vuruşu ile devam edecek.
67′ İrlanda atağı, David Meyler topun gelişine doğru vuruşunu yaptı ancak etkili bir vuruş yapamıyor ve topu auta gönderiyor.
66′ Aiden McGeady oyundan çıkıyor ve yerine Jonathan Walters oyuna dahil oluyor.
66′ Shane Long oyundan çıkıyor ve yerine Daryl Murphy oyuna dahil oluyor.
66′ Damien Delaney oyundan çıkıyor ve yerine David Meyler oyuna dahil oluyor.
65′ Seamus Coleman rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Ahmet Ilhan Ozek.
65′ Topa sahip olma oranları; Evsahibi takım için 52% – Misafir takım için 48% olarak gerçekleşti.
65′ Seamus Coleman rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Caner Erkin.
64′ Hakan Calhanoglu oyundan çıkıyor ve yerine Olcan Adin oyuna dahil oluyor.
63′ Maç Türkiye lehine kale vuruşu ile devam edecek.
63′ Mevlüt Erdinç topu önce düzeltti ve vuruşunu yaptı ancak etkili bir vuruş olmadı.
62′ Oğuzhan Özyakup rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Marc Wilson.
62′ Topu uzaklaştıran Gökhan Gönül.
62′ Ceza sahasına doğru Aiden McGeady ortasını yapıyor.
61′ Shane Long rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Oemer Toprak.
60′ Topu uzaklaştıran John O’Shea.
60′ Köşe vuruşu için Caner Erkin topun başında, Türkiye adına korneri şimdi kullandı.
60′ Mevlüt Erdinç topu önce düzeltti ve vuruşunu yaptı ancak etkili bir vuruş olmadı.
59′ Oğuzhan Özyakup rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu John O’Shea.
59′ Aiden McGeady topu önce düzeltti ve vuruşunu yaptı ancak etkili bir vuruş olmadı.
59′ Ceza sahasına doğru Wesley Hoolahan ortasını yapıyor.
58′ Oğuzhan Özyakup rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Seamus Coleman.
58′ Oemer Toprak rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Aiden McGeady.
57′ Topu uzaklaştıran John O’Shea.
57′ Türkiye tarafından ceza alanına doğru uzun bir taç atışı.
57′ Topu uzaklaştıran Stephen Ward.
57′ Ceza sahasına doğru Caner Erkin ortasını yapıyor.
54′ Maç İrlanda lehine kale vuruşu ile devam edecek.
54′ Ceza sahasına doğru Ahmet Ilhan Ozek ortasını yapıyor.
51′ Oğuzhan Özyakup rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Marc Wilson.
50′ Seamus Coleman rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Hakan Calhanoglu.
50′ Topu uzaklaştıran Marc Wilson.
50′ Köşe vuruşu için Hakan Calhanoglu topun başında, Türkiye adına korneri şimdi kullandı.
46′ Bilal Kisa oyundan çıkıyor ve yerine Ozan Tufan oyuna dahil oluyor.
46′ İkinci yarı hakemin düdüğü ile başlıyor.
45′+3′ Hakemin düdüğü ile ilk yarı sona eriyor.
45′+2′ Robert Elliot çıkıyor ve topu kontrol ediyor.
45′+2′ Ceza sahasına doğru Ahmet Ilhan Ozek ortasını yapıyor.
45′+1′ Dördüncü hakem kararı ile maç 2 dakika uzayacak.
45′ Topa sahip olma oranları; Evsahibi takım için 57% – Misafir takım için 43% olarak gerçekleşti.
43′ Topu uzaklaştıran Oemer Toprak.
43′ Ceza sahasına doğru Aiden McGeady ortasını yapıyor.
42′ Topu uzaklaştıran Gökhan Gönül.
40′ Maç İrlanda lehine kale vuruşu ile devam edecek.
40′ Ceza sahasına doğru Caner Erkin ortasını yapıyor.
39′ Hakan Calhanoglu rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Aiden McGeady.
38′ Türkiye atağında Mevlüt Erdinç ofsayta yakalandı.
36′ James McClean, şimdi bir gol şansı yakalıyor ama vuruşunda kaleci gole izin vermedi.
36′ Ceza sahasına doğru Aiden McGeady ortasını yapıyor.
36′ Stephen Ward rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Ahmet Ilhan Ozek.
36′ Shane Long şutunda defans topu gol çizgisinden çıkarttı
35′ Topu uzaklaştıran Gökhan Gönül.
34′ Aiden McGeady rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Caner Erkin.
34′ Topu uzaklaştıran Hakan Kadir Balta.
34′ Ceza sahasına doğru Aiden McGeady ortasını yapıyor.
33′ Maç yeniden başladı.
33′ Gökhan Gönül sakatlık geçiriyor. Sağlık görevlileri şu anda tedavisini yapıyorlar.
32′ Maç durmuş durumda.
30′ Türkiye atağında Gökhan Gönül ofsayta yakalandı.
27′ Maç Türkiye lehine kale vuruşu ile devam edecek.
26′ İrlanda atağında James McClean kafa vuruşunu yaptı ancak top dışarı gidiyor.
26′ Ceza sahasına doğru Aiden McGeady ortasını yapıyor.
26′ Wesley Hoolahan rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Caner Erkin.
26′ Topu uzaklaştıran Shane Long.
26′ Köşe vuruşu için Hakan Calhanoglu topun başında, Türkiye adına korneri şimdi kullandı.
25′ Damien Delaney rakip atağı kornerle savuşturdu. Köşe vuruşu kullanılacak.
25′ Ceza sahasına doğru Bilal Kisa ortasını yapıyor.
24′ Nuri Şahin rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu James McClean.
23′ Wesley Hoolahan kafayla kaleye doğru gönderdi ancak kalecide kaldı.
22′ Seamus Coleman rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Hakan Calhanoglu.
21′ Topa sahip olma oranları; Evsahibi takım için 56% – Misafir takım için 44% olarak gerçekleşti.
21′ Sakatlanan Selçuk İnan yerine oyuna Oğuzhan Özyakup girecek.
20′ Maç yeniden başladı.
20′ Selçuk İnan saha kenarına doğru alınıyor ve sağlık görevlileri tedavisini yapacaklar.
19′ Selçuk İnan sakatlık geçiriyor. Sağlık görevlileri şu anda tedavisini yapıyorlar.
18′ Maç durmuş durumda.
17′ golG O L – Ahmet Ilhan Ozek, Türkiye adına kafa ile golünü attı.
17′ Ceza sahasına doğru Gökhan Gönül ortasını yapıyor.
16′ Maç Türkiye lehine kale vuruşu ile devam edecek.
15′ John O’Shea, gol pozisyonu ancak sonuçsuz kaldı.
15′ Shane Long, şimdi bir gol şansı yakalıyor ama vuruşunda kaleci gole izin vermedi.
14′ Wesley Hoolahan rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Oemer Toprak.
14′ Topu uzaklaştıran Bilal Kisa.
13′ Ceza sahasına doğru James McClean ortasını yapıyor.
12′ Oemer Toprak rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Glenn Whelan.
11′ Maç İrlanda lehine kale vuruşu ile devam edecek.
8′ Glenn Whelan rakibi tarafından faul ile durduruluyor. Faulü yapan oyuncu Caner Erkin.
8′ Yağan yağmur saha şartlarını gittikçe zorlaştırıyor.
8′ Maç Türkiye lehine kale vuruşu ile devam edecek.
7′ Ceza sahasına doğru Aiden McGeady ortasını yapıyor.
6′ Onur Recep Kıvrak çıkıyor ve topu kontrol ediyor.
5′ Topu uzaklaştıran Marc Wilson.
5′ Ceza sahasına doğru Ahmet Ilhan Ozek ortasını yapıyor.
4′ Hava kapalı, gökyüzü bulutlarla kaplandı.
2′ Topu uzaklaştıran John O’Shea.
2′ Köşe vuruşu için Nuri Şahin topun başında, Türkiye adına korneri şimdi kullandı.
2′ Ahmet Ilhan Ozek şut ama isabetsiz bir vuruş.
1′ Ceza sahasına doğru Mevlüt Erdinç ortasını yapıyor.
1′ Mevlüt Erdinç uzaktan bir şut denemesi ancak kaleci başarılı.
1′ Santra vuruşunu kullanan takım Türkiye.
0′ Son kontroller yapıldı, hakem yardımcıları ile göz göze geldi ve karşılaşmanın ilk düdüğünü çalıyor.
0′ Oyuna başlamadan önce, bir dakikalık saygı duruşuna geçildi.
0′ Müsabaka için herşey hazır. Takımların sahadaki yerlerini alması bekleniyor.
A Milli Futbol Takımı, özel maçta İrlanda ile karşılaşıyor.
A Milli Futbol Takımı, İrlanda Cumhuriyeti ile hazırlık maçı yapıyor. Dublin’deki Aviva Stadyumu’nda TSİ 20.00′de başlayan karşılaşmayı Fransa Futbol Federasyonu’ndan Ruddy Buquet yönetiyor. Guillaume Debart ve Cyril Gringore’un yardımcı hakem olarak görev aldığı mücadelenin dördüncü hakemi ise İrlanda Cumhuriyeti Futbol Federasyonu’ndan Neil Doyle….
Türkiye, Ahmet İlhan Özek’in 17′nci dakikada attığı golle maçı 1-0 önde götürüyor.
Türkiye’nin ilk 11′i
A Milli Takım, İrlanda Cumhuriyeti maçında 11′i şöyle:
Onur Kıvrak, Gökhan Gönül, Ömer Toprak, Hakan Balta, Caner Erkin, Ahmet İlhan, Selçuk İnan, Nuri Şahin, Bilal Kısa, Hakan Çalhanoğlu ve Mevlüt Erdinç.
Kamp ABD’de devam edecek
Karşılaşmanın ardından kampın Avrupa ayağını noktalayacak milliler, ABD’nin Washington kentine hareket edecek ve bu ülkedeki ilk maçında 30 Mayıs Cuma günü Honduras ile karşılaşacak. Son maçını 1 Haziran Pazar günü ABD ile yapacak ay-yıldızlılar, 2 Haziran akşamı İstanbul’a hareket edecek.
A Millilerimiz İrlanda Karşısında
Konya-Karaman hızlı tren projesi
Konya-Karaman hızlı tren projesi hakkında bilgi verdi
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Konya-Karaman YHT projesi hakkında bilgi verdi.
Çeşitli programlara katılmak üzere Karaman’a giden Bakan Elvan, Karaman Belediyesi’ni ziyaretinde açıklamalarda bulundu
Bakan Elvan, Konya-Karaman hızlı tren projesinin yapımına başlandığını belirterek, ‘Çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Haziran ayı içerisinde Karaman-Ulukışla hızlı tren projesinin de ihalesine çıkacağız. Proje çalışmalarımız tamamlandı. Şuanda ihale aşamasındayız.
İhale hazırlıklarını Demiryolları Genel Müdürlüğü’ndeki arkadaşlarımız yürütüyorlar. Muhtemelen Haziran ayının ortalarına doğru ihaleye çıkmış olacağız. Şimdiden vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu olsun diyorum’ dedi.
Konya-Karaman hızlı tren projesi
Miraç Kandiliniz Mübarek Olsun
Miraç Kandiliniz Mübarek Olsun. Mirac gecesinin anlamı ve bu gecede dua edilecek dua.
Mirac Gecesinde Neler Oldu?
Mirac Gecesi, Recep ayının 27. gecesidir. Mirac mucizesi, hicretten bir buçuk yıl önce, 621 yılı başlarında vuku bulmuştur. Olayın iki aşaması vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber (s.a.v) Mescidül-Haram’dan Beytü’l-Makdis’e (Kudüs) götürülür. Kur’an’ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında isra adını alır. İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber (s.a.v)’in Beytü’l-Makdis’ten Allah’a yükselişi oluşturur. Mirac olarak anılan bu yükselme olayı Kur’an’da anılmaz, ama çok sayıdaki hadis-i şerifde ayrıntılı biçimde anlatılır.
Hadis kitaplarında rivayet edildiği üzere:
Hz. Peygamber (s.a.v) Burak ile Beytü’l Makdis’e vardıktan sonra oradaki büyük ve sert kayadan göğe çıkarıldı. Her bir gökte peygamberlerden biriyle görüştü, nice nice melekler gördü. Cennet ve cehennemin durumlarını gördü, Sidre-i Müntehâ’ya geçti, Allah’ın melekût âleminden bir çok acaib şeyler gördü. Nihayet beş vakit namazın farz kılınması emri ile aynı gecede geri döndü.
Sabahleyin Mescid-i Haram’a çıkıp Kureyş’e haber verdi. Hayret etmek ve kabul etmemekten kimi el çırpıyor, kimi elini başına koyuyordu. İman etmiş olanlardan bazıları dönüp dinden çıktı. Birtakım erkekler Ebû Bekir’e koştular.
Ebu Bekir;
“Eğer o, bunu söylediyse şüphesiz doğrudur” dedi.
Onlar:
“Onu bu konuda da mı tasdik ediyorsun?” dediler.
O da:
“Ben onu bundan daha ötesinde tasdik ediyorum, sabah akşam gökten getirdiği haberleri yani peygamberliğini tasdik ediyorum” dedi. Bunun üzerine kendisine Sıddık unvanı verildi.
Kureyşliler içinde Beytü’l-Makdis’i o zamanki haliyle bilenler vardı. Bunlar, onun vasıfları ve durumuyla ilgili sorular sordular, tanımlamasını istediler. Derhal Hz. Peygambere Beytü’l-Makdis gösterildi. Bunun üzerine ona bakıp anlatıyordu.
“Gerçi Beytül-Makdis’i tanımlamada isabet etti.” dediler.
Sonra:
“Haydi bakalım bizim kervandan haber ver, o bizce daha önemlidir, onlardan bir şeyle karşılaştın mı?” dediler.
Peygamber (s.a.v)
“Evet, falancanın kervanlarıyla karşılaştım, Revhâ’da idi. Bir deve kaybetmişler arıyorlardı. Yüklerinde bir su kadehi vardı. Susadım onu alıp su içtim ve yine eskiden olduğu gibi yerine koydum. Geldiklerinde sorun bakalım kadehte suyu bulmuşlar mı?” buyurdu.
“Bu da diğer bir alâmettir” dediler. Sonra sayıların, yüklerini ve görünüşlerini sordular.
Bu defa da kervan olduğu gibi Hz. Peygambere gösterildi ve sorduklarının hepsine cevap verdi ve buyurdu ki:
“İçlerinde falan ve falan önde, boz renkte bir deve üzerinde dikilmiş iki harar olduğu halde falan gün güneşin doğması ile beraber gelirler”.
Bunun üzerine:
“Bu da diğer bir âyettir” dediler ve o gün hızla Seniyye’ye doğru çıktılar. Güneş ne zaman doğacak da onu yalancı çıkaracağız diye bakıyorlardı. Derken içlerinden birisi:
“Güneş doğdu!” diye haykırdı. Diğer birisi de:
“İşte kervan geliyor, önünde boz bir deve ve içlerinde falan ve falan da var, tıpkı (Hz. Muhammed’in) dediği gibi” dedi. Böyle olduğu halde yine iman etmediler de:
“Bu apaçık bir büyüdür.” dediler. Bazıları göğe yükselmenin de “Burak” üzerinde meydana geldiğini söylemişler ise de gerçek olan şudur: Mescid-i Aksâ’ya kadar İsrâ (gece yolculuğu) Burak ile olmuş. Ondan sonra Mirac, asansör kurulmuştur.
Ebu Sa’îd-i Hudrî’den rivayet olunduğu üzere Resulullah buyurmuştur ki:
“Beytü’l-Mak-dis’te olanları bitirdiğim zaman Mirac getirildi ki, ben ondan güzel bir şey görmedim. Ve o, odur ki, ölünüz can çekişme vaktinde gözlerini ona diker. Arkadaşım, beni, onun içinde kapılardan bir kapıya ulaşıncaya kadar çıkardı ki, ona “Koruyucu melekler kapısı” denir. Koruyucular kapısı, gök koruyucularının beklediği dünya göğü kapısıdır.
Nitekim bu konuda : ”
Ve onu, her kovulmuş şeytandan koruduk” buyurulmuştu.
(Hicr, 15/17)
Ve Ebu Sa’îd-i Hüdrî’nin diğer bir rivayetinde şu detaylı açıklama vardır:
“Sonra Mirac getirildi -ki insanların ruhu onda göğe yükselir. Baktım ki, gördüğüm şeylerin en güzeli; görmez misin ölmek üzere olan kimse, ona nasıl gözünü diker? Bunun üzerine dünya göğü kapısına kadar yükseltildik. Cebrail kapının açılmasını istedi. “O kimdir?” denildi.
“Cibril” dedi.
“Yanındaki kim?” denildi.
“Muhammed” dedi.
“Öyle mi?
O Peygamber olarak gönderildi mi?” denildi.
O, “evet” dedi.
Hemen kapıyı açtılar ve beni selamladılar. Bir de ne bakayım görevli bir melek gördüm ki göğü koruyor ve ona İsmail deniliyor, emrinde yetmişbin melek ve her birinin emrinde yüzbin melek var.
“Burada Resulullah (s.a.v) şu âyeti okudu:
“Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin:
“Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?” İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını Kendisi’nden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.”
(Müddessir, 74/31)
ve buyurdu ki:
Derken bir adam ile beraberim ki, şekli Allah’ın yarattığı günkü gibi, ondan hiçbir şey değişmemiş, kendisine soyundan olan insanların ruhu arzediliyor: “Mümin ruhu, hoş ruh, hoş kokuludur. Bunun kitabını (iyilerin defterin)de kılın” diyor. “Kâfir ruhu ise; kötü ruh, kötü kokuludur. Bunun kitabını (kötülerin defterin) de kılın” diyor.
“Ey Cibril! bu kim?” dedim.
“Baban Âdem” dedi. Ve o, bana selam verdi, gönlümü aldı, hayır ile dua etti
“Hoş geldin salih peygamber ve salih evlad” dedi.
Sonra baktım bir toplum gördüm ki, dudakları deve dudağı gibiydi. Onlara bir takım memurlar görevlendirilmişti, dudaklarını kesiyorlar ve ağızlarına ateşten bir taş koyuyorlar, bu taşlar makadlarından çıkıyordu.
Ey Cibril! Bunlar kimler?” dedim.
O: “Yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenlerdir” dedi.
Sonra baktım bir toplum vardı ki, derilerinden sırım kesiliyor ve ağızlarına tıkılıyor. Ve yediğiniz gibi yiyiniz deniliyor. Ve bu onlara en iğrenç bir şey oluyor.
“Ey Cibril! Bunlar kimler?” dedim.
“Bunlar o koğucular, fitnecilerdir ki, insanların etlerini yerler ve sövmek ile ırz ve namuslarına saldırırlar.” dedi. ”
Sonra baktım bir toplum var ki, önlerine bir sofra kurulmuş, üzerinde benim gördüğüm etlerin en güzellerinden kebaplar var, etraflarında da leşler var. Onlar, o güzel etleri bırakıp bu leşlerden yemeğe başladılar.
“Bunlar kim? Ey Cebrail!” dedim.
O:
“Bunlar zinakarlar” dedi. “Allah’ın helal kıldığını bırakırlar da haram kıldığını yerler.”
Sonra baktım bir toplum var ki, karınları evler gibidir. Bunlar Firavun ailesinin yolu üzerinde bulunuyor. Firavun ailesi sabah ve akşam ateşe atılırken bunlara uğruyor, uğradı mı bunlar bir fırlıyorlar, fırlayınca her biri karnının ağır basması ile düşüyor ve bunun üzerine Firavun ailesi bunları ayaklarıyla çiğniyorlar.
“Ey Cibril! Bunlar kimler?” dedim…
Dedi ki:
“Bunlar, karınlarında faiz yiyenlerdir. “onların misali kendisini şeytan çarpmış olan kimse gibidir”.
Sonra birtakım kadınlar memelerinden asılmış ve birtakım kadınlar, baş aşağı ayaklarından asılmış.
“Ey Cibril! Bunlar kimler?” dedim. O:
“Bunlar zina eden ve çocuklarını öldüren kadınlardır” dedi.
Sonra ikinci göğe çıktık. Orada Yusuf ile buluştum. Ümmetinden kendine tabi olanlar da etrafında idi. Yüzü, ayın ondördündeki dolunay gibiydi. Bana selam verdi, hoş geldin dedi.
Sonra üçüncü göğe geçtik. Orada iki teyzeoğlu; Yahya ve İsa ile buluştum. Giyimleri ve saç sakalları birbirine benziyordu. Bana selam verdiler. Hoş geldin dediler.
Sonra dördüncü göğe geçtik. İdris ile buluştum. Bana selam verdi, hoşgeldin dedi. Nitekim yüce Allah:
“Biz onu yüce bir yere yükselttik” (Meryem, 19/57) buyurmuştur.
Sonra beşinci göğe geçtik. Orada milletine sevdirilmiş olan Harun ile buluştum. Etrafında ümmetinden birçok tabileri vardı, uzun sakallı idi. Sakalı hemen hemen göbeğine değecekti. Beni selamladı, hoşgeldin dedi.
Miraç Gecesi Dua
Bismillahir-rahmanir-rahîm
Ey Bizleri varlığa erdiren
Var olmadaki sonsuz zevki gönüllerimize duyuran
Güzeller Güzeli Rabbimiz!
Sana sonsuz hamd ü senalar olsun.
Kainatın İftihar Tablosu Peygamber Efendimiz’e Sonsuz salât ü selam olsun.
Gufranla ufkumuzda tüllenen şu mübarek gecede bir kere daha dergâh-ı ilahînin önünde el açıp yalvarıyoruz:
1. YA İLAHEL-ALEMİN!
Bize verdiğin isteme duygusu ve istenenleri vereceğin inancıyla rahmetinin vüs’ati genişliğindeki kapına dayanıyor, şu mübarek gecede bir kere daha hâlimizi arz etmek istiyoruz. Hâlimiz Sana ayan, söyleyeceklerimiz bildiklerinin bir kısmını beyan. Beklediğimiz asırlardan beri bizi kıvrım kıvrım kıvrandıran dertlerimize derman.. İcabet buyur ey Rahîm ü Rahmân!
2. EY ÇARESİZLER ÇARESİ!
Senin dualara icabet etme mecburiyetin yoktur; ama bizim ona ihtiyacımız hissettiklerimizden de çoktur. Bütün dileklerimizi kabul buyur ve bunları kabulünü vicdanlarımıza duyur; aç ve yalnızlıkla tir tir titreyen kalblerimizi iman ve itminanla doyur.
Ciddi bir yol almış sayılmasak da yıllar var hep yollardayız. Ufkumuz gam ve kederle tülleniyor. Önümüzdeki engebeler beşer takatini aşkın görünüyor. Ümmet-i Muhammed (aleyhissalatü vet-teslîmât) perişan, derbeder ve ızdırap içinde.. Müslümanlık gelenek ve göreneklerin darlığına mahkum.. İbadet ü tâat kültür televvünlü.. Duygular, düşünceler fantezilere emanet.. Mücadelelerin esası da çıkarlar, menfaatler, ırkî mülahazalara dayalı. Sen bizlere çıkar yol lutfeyle ya Rabbi!
3.YA RAB!
Önümüzdeki şu upuzun hayat yolculuğunda, bizi kendi idrak ve ihsaslarımızın darlığıyla başbaşa bırakma; akıllarımızı inhiraf ve sürçmelerden, nefislerimizi cismânîliğin baskılarından, gönüllerimizi de hevâ ve heveslerin öldürücü oklarından sıyanet eyle. Kapının kullarını; ilimde kibir u gururdan, ibadette riya ve gafletten ve duygularına renk attıran ülfetten koru. Senin yolunda yürüyor gibi görünüp Senden uzaklaşmak, kurbet atmosferinde içiçe firkat yaşamak, hep rızadan söz edip gazap arkasından koşmak ne acıdır! Sen bizi kazanç yolu sanılan bu tür haybet vadilerinde ömür tüketmekten muhafaza buyur ya Rabbi.
4. EY GÜNAHLARI BAĞIŞLAYAN!
Şu mübarek gece hürmetine Bizleri bağışla, öyle bir dünyada hayata gözlerimizi açtık ve öyle bir alemde yaşıyoruz ki, önümüzde tuzak, arkamızda tuzak; uğrayıp geçtiğimiz her yerde nefis, şeytan ve aynı takımdan binlerce ifrit ağını germiş av bekliyor; yol boyu yüzlerce fitne ocağı ve isi-dumanı gelip sinelerimize oturuyor. İnayetine ihtiyacımız açık, çaresizliğimiz her halimizden belli; bizleri yara-bere almadan hedefe ancak Sen ulaştırabilir ve bu güne kadar elli defa çatlamış, kırılmış ruh dünyamızı da ancak Sen tamir edebilirsin. İçimizi Sana döküyor, kusurlarımızı Sana açıyor ve bize yeniden insan olma yollarını göstermeni diliyoruz ya Rabbi!
5. EY KENDİSİNE YÜKSELEN ELLERİ BOŞ ÇEVİRMEYEN!
Bir süre ayrı düştükten sonra dönüp Sana gelenleri kovmayacağını vadediyorsun. Sana yönelenlere hep ‘Gelin, gelin’ diyorsun. Ey Rab! Böyle emekleye emekleye sürünmeyi de gelme kabul edeceksen, müsaade buyur ‘Biz de geldik’ diyelim. Geldik ve Sana, yolların amansızlığını, nefis, şeytan ve hevânın imansızlığını, bizim de dermansızlığımızı şikayet ediyoruz. Bilhassa, her zaman hatalara açık duran, mâsiyetlere meyyal bulunan ve ululuğuna karşı hep saygısız davranan, serkeş nefsimizi Sana şikayet ediyoruz. Sen bizleri nefsin ve şeytanın şerrinden muhafaza buyur ya Rabbi!
Bizleri büyük-küçük hatalardan, günahlardan ve emirlerine karşı isyan kokan tavır ve davranışlardan arındır.. Ya Rabbi lisanlarımızı yalandan, gıybetten, Senin sevmediğin, hoşnut olmadığın bütün kirli sözlerden temizle.. Kalblerimizi gösterişten ve iki yüzlülükten muhafaza buyur ya Rabbi!
Her hal ve tavrımızı rızan istikametinde eyle.. Niyetlerimizi ihlaslı kıl ve bize lütfettiğin bütün şeylerde de bereket ihsan eyle ya Rabbi!
6. EY TALİHSİZLERİN SIĞINAĞI, EY ÂCİZLERİN GÜÇ KAYNAĞI, EY DERTLİLERİN TABİBİ VE EY YOLDA KALMIŞLARIN YOL GÖSTERENİ!
Şu anda duygularımız derbeder, davranışlarımız ahenksiz, ruhlarımız kirli, ayaklarımız titrek, ellerimiz mefluç, çoğumuz itibarıyla ümitlerimiz sarsık, havalar boz-bulanık, mağripler hicranla tül tül, maşrıklar lütfuna kalmış… İşte böyle bir dağınıklık içinde Sana geldik. Böyle gelenlerin ilki değiliz, sonuncusu da olmayacağız. Rahmetin, bu garip pişmanların ümit kapısı, bizler de bu kapının önündeki liyakatsiz dilenciler. Şimdiye kadar gelip Senin kapında ihtiyaç izhar edenlerden boş dönen hiç olmamış; hiçbir kaçkın ve pişman da o kapıdan kovulmamıştır. O kapı Senin kapın, onun başkalarından farkı da her gelene affındır. Bizi hilm ü silminle güçlendir. Zalimlere de varlığını duyur.
7. EY HER DUADA BULUNANA İCABET EDEN ULULUK TAHTININ SULTANI!
Şu mübarek gecede binler, yüz binler Senin karşında divan durarak ellerimizi Sana açıyor ve külliyet kesbetmiş niyaz edalı soluklarımızla, kullarına her zaman açık bulunan, hiç olmazsa aralık duran rahmet desenli kapının tokmağına inleyerek dokunuyor ve “Biz geldik” diyoruz. Herkesi ve her şeyi görüp gözettiğine, her sese ve herkese merhamet ettiğine gönülden inanarak kaçkınlığımızı muvakkat dahi olsa görmüyor, günahlarımızı af çağlayanların içinde tasavvur ediyor, karıştırdığımız haltlara değil, Senin afv u safhına bakıyor ve ümitlerimizi ona bağlıyoruz; Enîsimiz Sen isen, çevrenin vahşetinden bize ne! Her yanda şeytan ve avenesi içten içe homurdanıp duruyorlarmış, Sen bizimle olduktan sonra ne ifade eder ki!
Sen her şeyin biricik hâkimisin ve hükmünü engelleyecek bir güç de yoktur. Sen saltanat dairen içinde en küçük şeyleri görür, en cılız sesleri işitir, hiçbir şeyi ve hiçbir kimseyi cevapsız bırakmazsın.
8. EY YÜCELER YÜCESİ!
Sen biliyorsun, biz de bunun farkındayız; ömrümüzün hasenât kefesi bomboş, pek çoğumuz itibarıyla bir ihlâs bezginliği içindeyiz. Çoğumuz gafil, bedbin, dünsüz-yarınsız sefil birer hâlzede gibi aktüalite ile iç içeyiz. Her hâlimizde âlâyiş, gösteriş, köpük köpük hevâ ve heves; sürekli zevk u sefâya, makama, mansıba, şöhrete, şana ve dünyevî hülyalara oynuyoruz. Yığınların rüya ve hülyaları ekonomi ve refah; taptıkları da dolar, dinar ve euro. Ruhlar meflûç, kalbler kötürüm, basîret âmâ, düşünceler kirli, davranışlar da tam buna göre… Gece ve gündüz gibi iki yüzlü yaşıyoruz, ak görünüyor kapkara davranıyoruz; idare ve siyaset deyip hem ışık türküleri söylüyor hem de karanlık ağıtları mırıldanıyoruz. Devirlere, dönemlere göre renkten renge giriyor, bukalemunları şaşırtacak mârifetler (!) sergiliyor ve aldatmayı beceri kabul ediyoruz.
9. EY RAB!
Ellerimiz-ağızlarımız, gözlerimiz-kulaklarımız, dillerimiz-dudaklarımız yaratılış gayelerinden fersah fersah uzak ve âdeta nankörlüğe kilitli; eller memnû meyvelerde, ağızlar harama açık duruyor; gözler başkalarının kusur müfettişi.. Yalan revaçta, hıyanet âdiyattan bir şey, hakkın ismi var sadece; adalet “sayyâd-ı bîinsaf”ların hazırladığı kapanların önüne saçılmış birkaç dane gibi bir şey; vefa Kafdağı’nın arkasında, ahde hürmet unutulup da bir köşede kalmış; buna karşılık haksızlık firavunları utandıracak dorukta. Makam sevgisi, şöhret hissi, rahat etme düşüncesi, tenperverlik duygusu boyunlarımızda âdeta çelikten bir kement; her biri birer gayya olan bu duygulardan bir türlü kurtulamıyor ve mahiyet-i nefsü’l-emriyemize göre kendimiz olamıyoruz. Dünya ve ukbâ kazancı adına ne ciddî bir hesap ne de tutarlı bir plâna sahibiz. Kazançlar kuşağında sürekli kaybediyoruz; kaybederken de muhtemel daha kötü durumlarla teselli olmaya çalışıyoruz. Zamanı suçlama, şartlara lânetler yağdırma da ayrı bir avunma yolu.
Bütün bunlara rağmen ya Rab! Bizi bize bırakmaman en büyük dileğimiz. Kendimiz edip kendimiz bulsak da, rahmetin, istihkaklarımıza lütuf televvünlü haklar bahşedecek vüs’atte. Sen bizlere lütfunla muamelede bulun ya Rabbi!
Dua edenlere cevap veren Sen, ızdırapları dindirip ihtiyaçları gideren Sen, devrilenleri kaldırıp doğrultan Sen, çatlayıp kırılanları sarıp-sarmalayıp tedavi eden de Sensin! Senden ayrı kalışımız ruhumuza renk attırdı; nefsânîlik ve gaflet, ibadetlerimizin mânâ ve özünü alıp götürdü; samimiyetsizlik dualarımızın kolunu-kanadını kırdı. Sinelerimiz bomboş, düşüncelerimiz tutarsız, kalbî ve ruhî hastalıklarımız bizi yere sermek üzere.. Var eden Sensin, yok eden de Sen; uzak tutan Sensin, yaklaştıran da Sen; Sen bizi biz etmeseydin biz bu duyduklarımızı duyamaz ve bize imanın neş’esini tattırmasaydın şu söylediklerimizi mırıldanamazdık. Verdiklerin vereceklerinin referansı; diliyor ve dileniyoruz, bize yakınlığını duyur ve benliğimizde Sana karşı yaklaşma heyecanları uyar.
10. EY RAB!
Elimizden tut, dostlarının yüzüne baktığın gibi bize de rahmetinle teveccühte bulun.. İç dünyamızı varlığının ziyasıyla nurlandır ve bizi Sensizliğin zulmetlerinden, zindanlarından halâs eyle; halâs eyle ve eşiğine baş koymuş kapının şu sadık kullarını yalnız bırakma. Senden kalblerimize ışık, iradelerimize güç, düşüncelerimize istikamet, niyetlerimize de hulûs istiyoruz. Bizleri iç dünyamızla yeniden inşa ederek ruhlarımıza ahsen-i takvîm sırrını duyur.
11. EY AFFI TECZİYESİNİN ÖNÜNDE RAHMET TAHTININ SULTANI!
Bu mukaddes miraç gecesinde bizleri de bağışla, öyle bir dünyada hayata gözlerimizi açtık ve öyle bir âlemde yaşıyoruz ki, önümüzde tuzak, arkamızda tuzak; uğrayıp geçtiğimiz her yerde nefis, şeytan ve aynı takımdan binlerce ifrit ağını germiş av bekliyor; yol boyu yüzlerce fitne ocağı ve isi-dumanı gelip sinelerimize oturuyor. İnayetine ihtiyacımız açık, çaresizliğimiz her hâlimizden belli; bizleri yara-bere almadan hedefe ancak Sen ulaştırabilir ve bugüne kadar elli defa çatlamış, kırılmış ruh dünyamızı da ancak Sen tamir edebilirsin. İçimizi Sana döküyor, kusurlarımızı Sana açıyor ve bize yeniden insan olma yollarını göstermeni diliyoruz.
Ey Yüceler Yücesi!
Efendimiz Hazreti Muhammed’e, Muallâ aile efradına ve bütün ashab-ı güzînine salât u selam ederek bunları Senden dileniyoruz; dualarımızı kabul buyur ya Rabbi!..
Amin amin amin
Velhamdü lillahi Rabbil aleminel-fatiha
Sonra altıncı göğe çıktık, Orada Musa b. İmran ile buluştum. Çok kıllı idi. Üzerinde iki gömlek olsaydı kılları onlardan çıkardı. Musa dedi ki:
“İnsanlar beni “Allah katında en şerefli olan yaratık” diye iddia ederler. Bu ise Allah katında benden yalnız daha şerefli olsaydı aldırış etmezdim. Fakat her peygamber ümmetinden kendine uyanlarla beraberdir. ”
Sonra yedinci göğe geçtik. Ben, orada İbrahim ile buluştum. Sırtını Beyt-i Ma’mur’a dayamıştı. Beni selamladı.
“Salih Peygamber ve Salih evlad hoş geldin” dedi. Bunun üzerine bana denildi ki:
“İşte senin yerin ve ümmetinin yeri.”
Sonra Resulullah,
“Gerçekten İbrahim’e insanların en yakını, zamanında ona tabi olanlarla şu Peygamber (Hz. Muhammed) ve ona iman edenlerdir. Allah müminlerin yardımcısıdır.”
(Al-i İmran, 68) âyetini tilavet etti ve buyurdu ki:
“Sonra Beyt-i Ma’mur’a girdim, içinde namaz kıldım. Ona her gün yetmişbin melek girer, Kıyamete kadar geri de dönmezler. Sonra baktım bir ağaç var ki bir yaprağı bu ümmeti bürür. Bunun kökünde bir kaynak akıyor, iki kola ayrılıyordu.
“Ey Cibril! Bu nedir?” dedim. O:
“Şu rahmet nehri, şu da Allah’ın sana verdiği Kevser’dir” dedi. Bunun üzerine rahmet nehrinde yıkandım, geçmiş ve gelecek günahlarım bağışlandı. Sonra Kevser’in akış istikametini tuttum ve nihayet cennete girdim. Bir de ne bakayım orada hiçbir gözün görmediği, kulağın işitmediği, insan kalbine gelmeyen şeyler var.
Namaz Emri
Sonra yüce Allah bana emrini emretti ve elli namaz farz kıldı. Ondan sonra Musa’ya uğradım.
“Rabbin ne emretti?” dedi.
“Üzerime elli namaz farz kıldı” dedim.
O:
“Dön, azaltması için Rabbine yalvar. Çünkü ümmetin bunun altından kalkamaz” dedi.
Rabbime döndüm, azaltması için yalvardım. O benden on vakit namaz indirdi. Sonra Musa’ya döndüm. Bu şekilde Musa’ya uğradıkça Rabbime dönüyordum. Sonunda beş vakit namaz farz kıldı.
Musa, yine:
“Rabbine dön, azaltmasını iste” dedi.
Ben:
“Çok müracaat ettim, artık utandım.” dedim.
Bunun üzerine bana denildi ki:
“Sana bu beş vakit namaz, elli namazdır. Bir iyilik on katı iledir. Her kim iyilik yapmaya gayret eder de onu işlemezse, onu bir iyilik yazılır, işleyene de on iyilik yazılır. Her kim de bir günah yapmaya teşebbüs eder de işlemezse bir şey yazılmaz, işlerse bir günah yazılır.”
Miraç Kandiliniz Mübarek Olsun
23 Mayıs 2014 Cuma
Bu Yolda Araçlar Boştayken Yokuş Yukarı Çıkıyor
Bu yolda araçlar gaza basmadan yokuş yukarı gidiyor
23 Mayıs 2014 13:55
Kırklareli’nin Pınarhisar ilçesindeki karayolunun bir kilometrelik bölümünde, el freni boşa alınan araçların yokuş yukarı hareket etmesi görenleri şaşırtıyor.Araba yokuş yukarı çıkarmı demeyin, bu olay fizik, kimya,matematik kurallarına ters. İzleyin görün
http://www.aa.com.tr/tr/mod/video-galerisi/2012323/bu-yolda-araclar-gaza-basmadan-yokus-yukari-gidiyor
Bu Yolda Araçlar Boştayken Yokuş Yukarı Çıkıyor
Hayırlı Cumalar-Cuma Suresi-Hadisler
Cumanız Mübarek Olsun
Cuma Suresi Hakkında
62-el-CUM’A
Adını, 9. âyetinde geçen “cum’a” kelimesinden alır.Medine’de inmiştir; 11 (onbir) âyettir. Münafıkların davranışlarından söz ettiği için bu adı almıştır.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla.
1. Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan Allah’ı tesbih eder.
2. Çünkü ümmîlere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara Kitab’ı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderen O’dur. Kuşkusuz onlar önceden apaçık bir sapıklık içindeydiler.
3. (Peygamberi) müminlerden henüz kendilerine katılmamış bulunan diğer insanlara da göndermiştir. O, azîzdir, hakîmdir.
4. Bu, Allah’ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.
5. Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah’ın âyetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.
6. De ki: Ey yahudiler! Bütün insanlar değil de, yalnız, kendinizin Allah’ın dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız, bunda da samimi iseniz, haydi ölümü temenni edin (bakalım)!
7. Ama onlar, önceden yaptıklarından dolayı ölümü asla temenni etmezler. Allah, zalimleri çok iyi bilir.
8. De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah’a döndürüleceksiniz de O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir.
9. Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır.
10. Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan isteyin. Allah’ı çok zikredin; umulur ki kurtuluşa erersiniz.
11. Onlar bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman hemen dağılıp ona giderler ve seni ayakta bırakırlar. De ki: Allah’ın yanında bulunan, eğlenceden ve ticaretten daha yararlıdır. Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
Hadisler
ـ1ـ عن أبى هريرة رَضِىَ اللَّهُ َعنْه قال: ]قالَ رَسولُ اللَّهِ #: مَنِ اغْتَسَلَ يَوْمَ الجُمُعَةِ غُسْلَ الجَنَابَةِ ثُمَّ رَاحَ إلى الجُمُعَةِ فَكَأنَّمَا قَرَّبَ بَدَنَةً، وَمَنْ رَاحَ في السَّاعَةِ الثَّانِيَةِ فَكَأنّمَا قَرَّبَ بَقَرَةً، وَمَنْ رَاحَ في السَّاعِةِ الثَّالثَةِ فَكَأنّمَا قَرَّبَ كَبْشاً اَقْرَنَ، وَمَنْ رَاحَ في السَّاعَةِ الرَّابِعَةِ فَكَأنَّمَا قَرَّبَ دَجَاجَةً، وَمَنْ راحَ في السَّاعَةِ الخَامِسَةِ فَكَأنَّمَا قَرَّبَ بَيْضَةً. فإذَا خَرَجَ ا“مَامُ حَضَرَتِ المََئِكَةُ يَسْتَمِعُونَ الذِّكْرَ[. أخرجه الستة
.1. (2848)- Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim cuma günü cenabet guslü ile gusül yapar, sonra cumaya giderse sanki bir deve kurban etmiş gibi (sevaba nâil) olur. Kim ikinci saatte giderse bir sığır kurban etmiş gibi (sevaba nâil) olur. Kim üçüncü saat giderse boynuzlu bir davar kurban etmiş gibi (sevaba nâil) olur. Kim dördüncü saat giderse bir tavuk kurban etmiş gibi (sevaba nâil) olur. Kim beşinci saatte giderse bir yumurta tasadduk etmiş gibi (sevaba nâil) olur. İmam (hutbeye) çıkınca melekler hazır olur, zikri dinlerler." [Buhârî Cuma 4, 19; Müslim, Cum'a 10, (850); Muvatta, Cuma 1, (1, 101); Ebû Dâvud, Tahâret 129, (351); Tirmizî, Salât 358, (499); Nesâî, Cuma 14, (3, 99); İbnu Mâce, İkâmet 82, (1092).]
AÇIKLAMA:
1- Bu hadis cuma namazının diğer namazlarda olmayan bir hususiyetini belirtiyor: Bu namaza erken gelme hususunda gösterilecek gayret, hem mâlî ve hem de bedenî ibadet değerindedir. Böylece cum’a namazı, mâlî ve bedenî ibadetin sevabını cem etmiş olmaktadır. Bu ise başka namazlara tanınmayan bir imtiyazdır.
2- “Kim… yıkanırsa” ifadesine kadın-erkek, yaşlıgenç, hürköle… herkes dahildir, çünkü ifade mutlaktır.
3- Cenâbet guslü ile yıkanmaktan murad cenâbetten temizlenirken yıkandığı şekilde yıkanmaktır. Yani burun ve boğaza da şâmil olacak şekilde, mükemmel şekilde yıkanmak… Ancak bazı âlimler bu ifadede cum’a günü cimaya bir işaret olduğunu söylemiştir. “Buradaki hikmet derler, nefsin meşru yoldan sükûnete ermesi, böylece namaza giderken gözü, gördüğü şeylere kaymaktan korunmasıdır.” Böylece kadın da o gün yıkanmaya sevkedilmiş olur.
4- Hadiste geçen قَرَّب tabirini kurban etmek şeklinde tercüme ettik. Bundan maksad tasadduk’tur, yani Allah’ın yakınlık ve rızasını güderek deve (veya sığır veya koyun veya tavuk) kesip sadaka olarak dağıtmaktır. Hayvanlar hakkında kurban etmenin içinde kesmek de vardır. Yumurta bağışında kesme mânası olmadığı için “kurban” kelimesi dilimize uymaz, bu sebeple onu “tasadduk (bağış)” kelimesiyle ifade ettik. Keza tavuk için de kurban vasfı uygun düşmez. Şu halde kurbandan maksad tasadduktur.
Hadiste cumaya erken gelenlerin sevabını deve, sığır, davar, tavuk ve yumurta ile ifade edilmesini âlimlerden bazıları zâhirine hamlederek: Eğer kazanılan sevap cesed giyip maddîleşse belirtilen şekilde müşahhas bir hal alacağını söylemiş, bazı âlimler de: “Bundan maksad namaza erken gelenlerle geç gelenlerin aralarındaki farkı ve bu farkın büyüklüğünü göstermektir” demiştir. Mesela birincinin ikinciye kıymete nisbeti, deve ile sığır arasındaki nisbet gibidir vs.
5- Mâverdi, “imam (hutbeye) çıkınca melekler hazır olur” cümlesinden imamın erken çıkmasının müstehab olmadığı hükmünü çıkarmıştır. Ancak, “Camiye erken gelip, husûsî yerinde bekler, vakti gelince hutbe için çıkar” diye îtiraza cevap verilip iki hüküm te’lif edilmiştir.
6- Hadiste cuma günü yıkanmaya teşvik mevcuttur.
7- Cuma’nın ve cuma namazına erken gelmenin fazîleti beyan edilmiştir.
8- Hadis, fazilette insanların mertebelerinin amellerine göre olduğunu ifade etmektedir.
9- Sadaka, az da olsa şeriat nazarında hakir görülmez.
10- Deve kurban etmekle yapılan takarrüb, sığır kurban etmekten ileridir, efdaldir. Hedy (Mekke’de kesilecek kurban) hususunda ittifak edilmiş, dahâya (diğer kurbanlar) hususunda ihtilaf edilmiştir. Ancak dahâyada devenin efdal olduğu ekseriyetin görüşü olmuştur.
11- Saatin Beşe Taksimi:
Hadiste, camiye gidenler birinci saatle beşinci saat arasında olmak üzere beş mertebeye ayrılarak derecelendirilmiştir. Âlimlerden bir kısmı bundan maksadın cumaya erken gelenle geç gelenler arasındaki farkı, müşahhas misallerle gösterip erken gelmeye teşvik diye açıklamış ise de, bazı âlimler, başka incelikler ortaya çıkarmaya çalışmışlardır. Bu noktada yapılan münâkaşalara fazla girmek istemiyoruz. Ancak Resûlullah’ın hadislerinde ne gibi inceliklerin meknuz olduğunu, hadislere ilimle ve im’ân-ı nazarla bakınca ne büyük definelerin keşfedilebileceğini gösterme sadedinde ulemadan birkaç yorum kaydedeceğiz:
İbnu Hacer, bazı ihtilaflara dikkat çektikten sonra, hadisin bu vechinde, zamanın altı saate ayrılmış olma ihtimaline ve fakat râvinin, birini zikretmeyi ihmal etmiş olabileceğine dikkat çeker ve bu görüşünü te’yîden Nesâî’nin bir rivâyetinde tavukla yumurta arasında bir de serçe mertebesinin zikredildiğini hatırlatır. Bu ziyadeyi güçlendiren şâhidlerini de gösteren şârihimiz der ki: “Bu duruma göre, îmanın çıkışı altıncı derecenin sonundadır. Bütün bu yorumlar, saatlerden kastedilen şeyin, saat deyince, örf gereği zihne gelen şey olmasına bağlıdır. Ancak bu düşünce isabetli değildir, çünkü, murad bu olsaydı durum kış ve yaz günlerinde farklı olurdu. Çünkü gündüz vakti kısalıkta on saate uzunlukta ondört saate ulaşır.” Bu işkâli Kaffâl dile getirmiştir.
Kadı Hüseyn buna şöyle cevap verir: “Saatler’den murad miktarı uzunluk ve kısalıkta değişmeyen (zaman dilimleri)dir. Gündüz oniki saattir, ancak bunlardan her biri artar ve eksilir, gece de böyle. “Vakit âlimleri bunlara “âfâkî saatler” derler.
Ebû Dâvud ve Nesâî’nin Hz. Câbir’den yaptıkları bir rivâyette:
يَوْمُ الْجُمُعَةِ اِثْنَتَا عَشََرَةَ سَاعَة “Cuma günü oniki saattir” denmiştir. Bu ibâre, tebkîr (cumaya erken gelmeye teşvik) hadisinde zikredilmiş olmasa da (Tebkîr hadisinde gelen) saatlerden muradı yakalamada istifade edilir. Bazıları: “Saatlerden murad, günün başından zeval vaktine kadar erken gelenlerin mertebelerini beyandır, bu da beş kısma ayrılır”demiştir.
Gazâlî, daha bir cesur davranarak şahsî re’yi ile bir taksimde bulunmuştur. Der ki:
“Brinci saat, fecrin doğmasından güneşin doğmasına kadardır.
İkinci saat, güneşin yükselmesine kadardır.
Üçüncü saat, güneşin genişlemesine kadardır.
Dördüncü saat, ayakların yanmasına kadardır.
Beşinci saat, zeval vaktine kadardır.”
İbnu Dakîku’l-Îd, Gazâlî’nin bu taksimine itiraz etmiş: “Hadisteki saatleri, ma’ruf saatlerle te’vil evlâdır, aksi takdirde bu beş sayısını zikretmenin bir mânası kalmaz, çünkü mertebeler çok farklıdır” demiştir.
Bir kısım Şâfiî ve Mâlikîler meseleye bir başka yaklaşımla çözüm getirirler. Derler ki: “Saatlerden kastedilen şey beş kısa lahza’dır. Bunlardan birincisi güneşin zevalidir, sonuncusu da hatibin minbere oturmasıdır.” Onlar bu açıklamayı yaparkan iki delil ileri sürdüler:
1) Saat kelimesi, mahdut olmayan bir zaman parçasına ıtlak olunur. Söz gelimi جِئْتُ سَاعَةَ كَذَا “falanca saatte geldim” dediğin zaman herhangi bir vakitte geldim demek istersin.
2) Hadiste “gitme” fiili için رَاحَ kullanılmıştır. Bu kelime, cuma’ya gitme saatini zevalden başlatır. Çünkü revâh lügat açısından zevalden başlayıp günün sonuna kadar olan yürüyüşü (gitmeyi) ifade eder. Gudüvv ise günün başından zevâle kadar yürüyüşü ifade eder.
Bu yoruma, revâh kelimesini Arapların “gitme” mânasında olmak üzere günün herhangi bir vaktindeki “gitmeler” için de kullandığı gösterilerek îtiraz edilmiştir. Hatta İbnu Hacer, hadisin başka vecihlerinde revâh yerine gudüvv ve başka kelimelerin de kullanıldığını örneklerle gösterir.
Görüldüğü üzere, hadiste gelen “saatler” tâbirini anlamakta âlimler farklı yorumlara yer vermişler, ihtilaflara düşmüşlerdir.
ـ2ـ وفي رواية: ]إذَا كانَ يَوْمُ الجُمُعَةِ كَانَ عَلى كُلِّ بَابٍ مِنْ أبْوَابِ المَسْجِدِ مََئِكَةٌ يَكْتُبُونَ ا‘وّلَ فَا‘وّلَ. فإذَا جَلَسَ ا“مَامُ طَوَوُا الصُّحُفَ وَجَاؤُا يَسْمَعُونَ الذِّكْرَ[
.2. (2849)- Bir rivâyette şöyle denmiştir: "Cuma günü olunca, mescidin her bir kapısında melekler vardır. İlk gelenleri sırayla yazarlar. İmam (minbere) oturunca defterleri kapatıp, zikri dinlenmeye giderler." [Müslim, Cuma 24, (850).]
AÇIKLAMA:
Burada geç kalmadan tahzir vardır. Zira melekler, imam minbere çıkıncaya kadar kapılarda durup gelenleri, geliş sırasına göre yazmakta, imam minbere çıkınca defterlerini kapayıp, hutbeyi dinlemeye gitmektedir. Böylece daha sonra gelenler kayıt dışında kalmaktadırlar.
Bazı rivayetlerde “defterlerin nurdan, kalemlerin nurdan” olduğu belirtilmiştir. Bu sarahate dayanan bir kısım âlimler bu meleklerin hafaza meleklerinden başka melekler olduğu hükmünü çıkarmışlardır.
“Sahifelerin (defterlerin) kapanması” ile, cumaya erken gelenlerin faziletlerini yazmaya mahsus defterlerin kapanması kastedilmiş olmalıdır. Zîra hutbeyi dinlemek namaza dahil olmak, zikir ve duâda hazır bulunmak, huşû, insât gibi fiillerin sevaplarını yazma işi devam edecektir. Bunları hafaza meleklerinin yazacağı kesindir. Bu durum da öbür meleklerin başka melekler olduğunu ifade eder.
ـ3ـ وعن أوس بن أوس الثقفى رَضِىَ اللَّهُ َعنْه قال: ]قالَ رَسُولُ اللَّهِ #: مَنْ غَسَّلَ وَاغْتَسَلَ، وَبَكّرَ وَابْتَكَرَ، وَمَشَى وَلَمْ يَرْكَبْ، وَدَنَا مِنَ ا“مَامِ فَاسْتَمَعَ وَلَمْ بَلْغُ. كَانَ لَهُ بِكُلِّ خُطْوَةٍ عَمَلُ سَنَةٍ، أجْرُ صِيَامِهَا وَقِيَامِهَا[. أخرجه أصحاب السنن.وقالَ أبو داود: »سُئِلَ مَكْحُولٌ عَنْ غَسَّلَ وَاغْتَسَل؟ فقَالَ: غَسَلَ رَأْسَهُ وَجَسَدَهُ. وكَذلِكَ قالَ سَعِيدُ بنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ«.قوله »غَسَّلَ« أى جامع امرأته فأحوجها إلى الغُسل، وذلك يكون أغض لطرْفه إذا خرج إلى الجمعة، واغتسل هو بعد الجماع.وقيل »غَسَّلَ« أسْبَغ الوضوء وأكمله ثم اغتسل بعده للجمعة.»وَبَكَّرَ« أى إلى الصة في أول وقتها.»وابتكرَ« أدرك أولَ الخطبة
.3. (2850)- Evs İbnu Evs es-Sakafî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim (cuma günü) yıkar ve yıkanırsa, kim erkenden (mescide) gider ve hutbenin başına yetişirse, yürür ve binmezse, imama yakın durur, dinler, mâlâyâni söz etmezse ona her bir adım için bir yıllık amelin oruçları ve namazlarıyla sevabı yazılır." [Ebû Dâvud, Tahâret 129, (345, 346); Tirmizî, Salât 356, (496); Nesâî,Cuma 12, (3, 97); İbnu Mâce, İkâmet 80, (1027); Buhârî, Cuma 6.]
Ebû Dâvud der ki: “Mekhûl’e عَسَّلَ ve اِغْتَسَلَ den sorulmuştu şu cevabı verdi: “Bundan maksad başını ve bedenini yıkamaktır.” Saîd İbnu Abdilaziz de aynı şeyi söyledi. اِغْتَسِلُوا “Hanımıyla cinsî münasebette bulunarak onu da yıkanmaya muhtaç kıldı” demektir. Böyle yapmak, namaza çıkınca, gözlerin korunmasında en elverişli vasıtadır.”
اغْتِسَالَ ise cimadan sonraki yıkanmadır.
بَكَّرَ ilk vaktinde namaza gitmektir.
اِبْتَكَرَ hutbenin başına yetişmektir.
AÇIKLAMA:
1- Hadis, cuma günü yıkanması üzerine vârid olmuştur: “Cuma günü” tâbiri rivâyetin bazı vecihlerinde yok ise de bazılarında mevcuttur.
2- Yıkar diye tercüme ettiğimiz غَسَّلَ kelimesini âlimler, iki mânaya te’vil etmişlerdir:
1) Başını yıkar, bu durumda ikinci kelime اِغْتَسَلَ “bedeninin geri kalan taraflarını yıkar.” Yani “yıkanır” mânasına anlaşılmıştır.
2) Hanımının da yıkanmasına sebep olur, yani cuma günü, hanımıyla münâsebet-i cinsiyyede bulunarak, onu da yıkanmaya mecbur eder, kendisi yıkanmış, onu da yıkamış olur. Böylece bu hadiste de, 2848 numaralı hadiste geçen cimaya zimnî teşvik tekrar ele alınmış olmaktadır.
Aynı mânada kullanılabilen bu iki kelimenin te’kîden yan yana kullanılmış olabileceği de söylenmiştir.
Şunu da belirtelim, hadisin Buhârî ve Ebû Dâvud’da gelen vecihleri, yukarıda kaydedilen birinci tefsirin tercihine kanaat vermektedir. Zira Ebû Dâvud’da مَنْ غَسَلَ رَأْسَهُ وَاغْتَسَلَ “Kim başını yıkar ve yıkanırsa”…” denmekte, Buhârî’nin bir rivâyetinde اِغْتَسِلَُوا يَوْمَ الْجُمُُعَةِ وَاغْسِلُوا رُؤُوسَكُمْ “…yıkanın ve başınızı da yıkayın” ibaresi yer almaktadır.
3) بَكَّرَ ve اِبْتَكَرَ kelimeleri de hem te’kîden yan yana gelimş, aynı mânada iki kelime olarak anlaşılmış, hem de biri erken çıkmak, diğeri de hutbenin başına yetişmek mânalarında te’vil edilmiştir.
Gerek yıkanma ve gerekse erken olma kelimelerinin aynı mânada te’kîden tekrar edilmiş olmalarına, yine aynı hadiste gelen “yürür ve binmezse” ibaresi örnek gösterilmiştir. “Yürümek” ve “binmemek” aynı mânanın iki ayrı kelimeyle ifadesidir.
ـ4ـ وعن ابن عمرو بن العاص رَضِىَ اللَّهُ عَنْهما قال: ]قالَ رَسولُ اللَّهِ #: يحْضُرُ الجُمُعَةَ ثََثَةُ نَفَرٍ: فَرَجُلٌ حَضَرَهَا يَلْغُو وَهُوَ حَظُّهُ مِنْهَا، وَرَجُلٌ حَضَرَهَا يَدْعُو، فَهُوَ رَجُلٌ دَعَا اللَّهَ إنْ شَاءَ أعْطَاهُ وَإنْ شَاءَ مَنَعَهُ، وَرَجُلٌ حَضَرَهَا بِإنْصَاتٍ وَسُكُوتٍ وَلَمْ يَتَخَطَّ رَقَبَةَ مُسْلِمٍ وَلَمْ يُؤْذِ أحَداً، فَهِى كَفَارَةٌ لَهُ إلى الجُمُعَةِ الَّتِى تَليهَا وَزِيَادَةَ ثََثَةِ أيَّامٍ، وذلِكَ أنَّ اللَّهَ تَعالى يَقُولُ: مَنْ جَاءَ فَلهُ عَشْرُ أمْثَالِهَا[.
4. (2851)- Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Cuma namazına üç (grup) insan katılır:
1) Kişi var, namaza katılır, boş konuşma yapar. Bunun namazdan hissesi, o konuşmasıdır.
2) Kişi var namaza gelir duâ eder. Bu kimse Allah'a duâda bulunmuştur, Allah dilerse onun istediğini hemen verir, dilerse vermez.
3) Kişi vardır, namaza gelir sadece dinler ve sükut eder, mü'-minlerin arasından yararak geçmez, kimseye eza vermez. Onun bu namazı, daha önce geçen cumaya ve fazladan da üç güne kadar (günahlarına) kefarettir. Bu hal Cenâb-ı Hakk'ın şu sözüne binaendir: "Kim bir hayır yaparsa bu kendisinden on misliyle kabul edilir" (En'âm 160). [Ebû Dâvud, Salât 235, (1113).]
AÇIKLAMA:
Resûlullah bu hadislerinde, cum’a namazına katılma âdâbını belirtmektedir. Bunu belirtirken, katılanları başlıca üç gruba ayırır:
1) Namaza katılmakla birlikte boş laf edenler: Cumada boş laf edenler deyince öncelikle hutbe sırasında konuşanlar hatıra gelir. Ancak 2778-2782 ve 2834 numaralı hadislerde geçtiği üzere, kişinin namaz maksadıyla evinden çıktığı andan itibaren namazda olduğu nazar-ı dikkate alınınca cuma namazına gitme niyetiyle evini terkettiği andan itibaren boş sözleri terkedip, zikir veya sükûn halinde olması, hutbe sırasında insât kelimesiyle ifade edilen can kulağıyla dinlemeye ehemmiyet vermesi gerekir.
“Boş söz” diye tercüme ettiğimiz lağv’ı “cuma edebine uymayan her söz” diye tarif edebiliriz. Resûlullah’ın Ebû Dâvud’da gelen tarifine göre şöyledir: إِذَا قُلْتَ اَنْصِتْ وَاِْمَامُ يَخْطبُ فَقَدْ لَغَوْتَ “İmamın hutbe verirken yanındakine “sus dinle!”diyecek olursan “boş söz”de bulunmuş olursun.” Âlimler, cemaati yarmak vs. sûrette cemaate verilen eziyeti de lağv’e dahil ederler. İbnu Hacer bu kelimeyi açıklama sadedinde şu izahları kaydeder: “Ahfeş: “Şüphe ve bâtıla giren asılsız sözlere lağv” demiştir. İbnu Arefe der ki: Lağv, sözün düşüğüdür, doğrudan ayrılmaya da lağv denmiştir. وَاِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا âyetine göre lağv günah demektir. Zeyn İbnu’l-Münîr: “Müfessirler sözü lağv “güzel olmayan söz” olduğunda ittifak eder” demiştir.
Şu halde, namazda konuşmak -veya hadisin son kısmından da anlaşılacağı üzere- cemaatin omuzlarını yararak ilerlemek sûretiyle başkasını rahatsız edenin cuma’dan elde edeceği nasib, başkalarına verdiği bu eziyetten ibarettir. Efnedimiz bu ifadeleriyle, her ne sûretle olursa olsun cemaate eziyet vermekten şiddetle zecretmiş olmaktadır. İbnu Hacer el-Mekkî, hadisin bu kısmını “(Hutbe sırasında) boş lakırdı eden kimsenin namaza katılmaktan alacağı hisse tam değildir, çünkü lağv, cuma sevabının kemâline mâni olur” diye anlar.
2) Cuma cemaatinin ikinci grubunu hutbe sırasında dua edenler teşkil etmektedir. Dua aslında zikir’dir, ibadet’dir. Ancak hutbe edebine aykırıdır. Hutbede takınılması gereken edeb olarak insât yani can kulağıyla dinlemek emredilmiştir. Öye ise dua, insât’a mânidir, terki evladır.
Şu halde hadis, Cenâb-ı Hakk’ın hutbe sırasında yapılan duayı aff, merhamet ve müsâmaha ile muamele ederek kabul buyurması da mümkündür. Emredilen edebe, yani sessiz durup can kulağı ile hutbeyi dinleme edebine aykırı hareket ettiği için ceza olarak, duasının kabul edilmemesi de mümkündür.
3) Cuma’ya katılan üçüncü grup kimseler, cemaati omuzlarından yarıp ilerlemek vs. sûretlerle rahatsız etmeksizin yerini alıp, hiç konuşmaksızın sükûnet içinde hutbeyi dinleyenlerdir. Âlimler, rahatsızlık verici sebepler meyanında yerinden doğrulmak yanındakine yaslanmak, bir âzâsının üzerine oturmak, seccâdesine rızasını almadan oturmak, pis koku neşretmek vs’yi de zikreder. Hadiste hem insât ve hem de sükût geçmektedir. Bunlar birbirine yakın mâna taşımaları sebebiyle umumîyetle, ikincisinin birinciyi te’kîden zikredildiği belirtilmiştir. Ancak insât’ın can kulağıyla dinleme mânasında minbere yakın olanlar hakkında, sükût da daha ziyade sessiz olma mânasında uzakta olanlar hakkında yani imamı yeterince işitmese de, hutbeyi anlayarak takip edemese de sükûnet içinde durmak mânasında kullanılmış olabileceğine dikkat çekilmiştir.
Biz, hadisin bu kısmında, cuma günü camiye erken gelmeye teşvik mânası da görmekteyiz. Çünkü erken gelenler ön saflarda, minbere yakın yerlerini alırken, başkalarının omuzlarını yararak eziyet verme durumuna düşmezler ve dahi insât yani “hutbeyi can kulağı ile dinleme” şansını da garantilerler.
4) “Onun bu namazı” diye tercüme ettiğimiz هِىَ zamirine, belirtilen edebler, hutbe, namaz hepsi dahildir. İşte böyle mükemmel olarak kılınan cuma namazı, kişinin on günlük küçük günahlarının kefaretine garanti olmaktadır.
Cuma’nın kefaret olduğu on gün, hadisin zâhirine göre “müteakip on gün” olarak anlaşılmaya müsait ise de, başka rivâyetlerin nassıyla, geçmiş cumaya kadar ve ondan önceki üç güne yani kılınan cumadan önce geçen son on güne şâmildir.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), âdâbına uygun olarak kılınan bir cumanın on günü içine alan bir müddette işlenecek günahlara kefaret olacağı hususunda Kur’ân-ı Kerîm’in âyetinden delil getirmekte, mü’mini bu hususta iknâ etmek istemektedir.
ـ5ـ وعن على رَضِىَ اللَّهُ َعنْه قال وهو على المنبر في الكوفة يخطبُ: ]إذَا كَانَ يَوْمُ الجُمُعَةِ غَدَتِ الشّيَاطِينُ بِرايَاتِهَا إلى ا‘سْوَاقِ فَيَرْمُونَ النَّاسَ بِالتَّرابِيثِ، أوْ قَالَ بِالرّبَائِثِ وَيُثبِّطُونَهُمْ عَنِ الجُمُعَةِ وَتَغْدُوا المََئِكَةُ فَيَجْلسُونَ عَلى أبْوَابِ المَسْجِدِ يَكْتُبُونَ الرَّجُلَ مِنْ سَاعَةٍ، وَالرَّجُلَ مِنْ سَاعَتَيْنِ حَتّى يَخْرُجَ ا“مَامُ. فَإذَا جَلَسَ الرّجُلُ مَجْلِساً يَسْتَمْكِنُ فِيهِ مِنْ اسْتِمَاعِ وَالنَّظَرِ فَأنْصَتَ وَلَمْ يَلْغُ كَانَ لَهُ كِفَْنِ مِنْ أجْر، فإنْ نَأى وَجَلَسَ حَيْثُ َ يَسْمَعُ فَأنْصَتَ وَلَمْ يَلْغُ كَانَ لَهُ كِفْلٌ مِنْ أجْرِهِ، وَإنْ جَلَسَ مَجْلِساً يَسْتَمْكِنُ فِيهِ مِنَ اسْتِمَاعِ وَالنَّظَرِ فَلَغَا وَلَمْ يُنْصِتْ كَانَ عَلَيْهِ كِفَْنِ مِنْ وِزْرٍ. فَإنْ جَلَسَ مَجْلِساً َ يَسْتَمْكِنُ فِيهِ مِنَ اسْتِمَاعِ وَالنَّظَرِ فَلَغَا وَلَمْ يُنْصِتْ كَانَ عَلَيْهِ كِفْلٌ مِنْ وِزْرٍ، وَمَنْ قَالَ لِصَاحبِهِ يَوْمُ الجُمُعَةِ صَهْ فَقَدْ لَغَا، وَمَنْ لَغَا فَلَيْسَ لَهُ في جُمُعَتِهِ تِلْكَ شَىْءٌ. ثُمَّ قالَ في آخِرِهِ: سَمِعْتُ رسولَ اللَّهِ يَقُولُ ذلِكَ[. أخرجهما أبو داود.»التَّرابِيثُ أوِ الرَّبَائِثُ« جمع رَبيثة وهى ما يحبس ا“نسان عن مَهامة ويشغله عنها ويُثَبِّطه.قال الخطابى »وَأمَّا التَّرَابِيثُ« فليس بشئ.وقوله »يَرْمُونَ« إنما هو فيرْبِثون الناس. كذا روى لنا في غير هذا الحديث.»وَالكِفْلُ« النصيب. وقيل الضعف.»وَالْوِزْرُ« ا“ثم المثقل للظهر
.5. (2852)- Hz. Ali (radıyallâhu anh) Kûfe'de hutbe verirken minberden şöyle seslenmiştir: "Cuma günü olunca şeytan çarşı ve pazara erkenden bayraklarıyla gider, insanlara binbir engel çıkararak mâni olmaya, onları cumadan (hiç olsun) geciktirmeye çalışır. Melekler de erkenden gidip mescidin kapılarına dururlar. Gelenleri birinci saatte gelenler, ikinci saatte gelenler diye yazarlar. Bu hâl imam (hutbeye) çıkıncaya kadar devam eder. Kişi mescidde, imamı görüp, dinleyebileceği bir yere oturup, can kulağıyla dinledi ve konuşmadı mı, kendisine iki kat sevap vardır. Kişi uzakta kalır ve imamı dinleyemeyeceği bir yere oturur, sessiz durur ve konuşmazsa bir hisse sevap alır. Eğer, imamı görüp dinleyebileceği bir yere oturur fakat boş konuşma yapar, sessiz kalmazsa, ona iki hisse vebal yazılır. Eğer, dileme ve görme imkânı olmayan bir yere oturur ve boş konuşur ve sessiz kalmazsa, ona bir hisse vebal vardır. Kimde yanındaki arkadaşına cuma günü "sus" derse "boş konuşmuş" olur. Kim de boş konuşur ise, o cumadaki sevaptan nasibsiz kalır."
(Hz. Ali) konuşmasının sonunda şunu söyledi: "Ben bunu Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan işittim." [Ebû Dâvud, Salât 209, (1051).]
AÇIKLAMA:
1- Bu rivâyet, cumaya erkenden gitmeyi teşvik eden hadislerden biridir. Hadiste sadece erken gitme değil, hutbe verecek hatibi görmeye ve dinlemeye imkân tanıyacak bir yere oturmayı da teşvik etmektedir. Hadiste sadece dinleme değil “görme” kaydının da konmuş olması bilhassa günümüz şartlarında akla gelebilecek bazı sorulara peşin cevap olur: Çünkü hoparlörler sayesinde dışarıda bile hutbeler eksiksiz dinlenebilir. Şu halde hatibin görülebileceği bir yeri kapmak için acele davranmak, bunu niyete koyarak hareket etmek esastır. Buna rağmen dışarıda kalanların insât ve sükût şartına riâyet etmeleri halinde, hadiste vaadedilen çifte sevaba nail olacakları rahmet-i ilâhiyeden umulabilir, çünkü mü’minin niyyeti esastır.
2- Râvi, terâbîs kelimesinde şekke düşmüştür: “Terâbîs” mi işitti, rebâis mi işitti? Hattâbi terâbîs’in müstâmel bir kelime olmadığını söyler. Şârihler rebîse’nin cem’i olan rebâis olması gereğine dikkat çekerler. Rebîse kişiyi hedefinden alıkoyan mâni, engel demektir.
3- Boş konuşmak diye tercüme ettiğimiz lağv düşük, bâtıl, reddedilmiş, hükmünü yitirmiş söz demektir. Bazı âlimler, “doğru olmayan söz”, “uygun olmayanın konuşulması” diye tarifler sunmuşlardır. Ancak sadedinde olduğumuz hadiste “Hutbe sırasındaki her çeşit söz”e lağv denmektedir, çünkü hutbede hazır olmanın edebi, hiçbir şey konuşmadan can kulağıyla dinlemektir. Hadis, hutbe sırasında konuşana “sus dinle!” mânasına اَنْصِتْ demenin lağv olduğunu söyleyince geri kalan sözlerin külliyen lağv olacağı açıktır. Zîra aslında yersiz konuşana “sus!” ihtarının , emr-i bil ma’ruf olduğu, dinin teşvik ettiği memduh ameller sırasına gireceği sarih bir durumdur. Önceki hadiste hutbe sırasında dua etmeye açıkca lağv denmemiş olsa bile o da yasaklanmaktadır, dolayısıyla duanın bir lağv’a nisbeti mümkündür. Nevevî, yanındakini konuşmaktan menetmek zorunda kalınca işaretle “sus” demenin uygun olacağını söyler, anlamadığı takdirde mümkün mertebe asgari bir kelamla susturmaya tevessül etmeyi tecviz eder.
Âlimler hutbe sırasındaki kelam haram mı, mekruh mu, mekruhsa tahrimî mekruh mu, tenzihî mekruh mu ihtilaf etmiştir. Şâfiî hazretleri bir kavlinde hutbeyi iki rek’at namaza bedel tutar. Bu açıdan hutbe sırasında konuşmak haramdır. Esahh olan kavline göre iki rek’ata bedel değildir, bu açıdan haram olmaz.
Keza ulemâ, hutbeyi işitmeyen kişiye işittiği durumdaki gibi can kulağı ile dinleme vaziyetinde (insât) durması gerekli midir? diye de münâkaşa etmiştir. Cumhur, gereklidir!” derken, Ahmed İbnu Hanbel, İbrahim Nehâî ve iki kavlinden birinde İmam Şâfiî: “Bu durumda gerekmez” demiştir. İbnu Hacer, hutbe sırasında kelam tecviz edenlerden de bahseder, ancak bunları hutbede yersiz konuşma yapılma durumuna hamleder. Emevî idarecilerinin bazı yersiz davranışları hutbe sırasında seleften bir kısmının aksülameline sebep olmuştur.
Son olarak şunu da kaydedelim: el-Muğnî’de: “Namazda kelamı caiz kılan hallerin hutbede de caiz kılacağı hususunda ulemanın ittifak ettiğini” belirtir, gözleri kör olan kimseyi çukura düşmekten tahzîr gibi… İmam Şâfiî: “Birine fenalık geleceğinden korkan kimsenin, işaretle duyuramadı ise, sözle duyurmasında bir beis görmem” demiştir.
ـ6ـ وعن طارق بن شهاب رَضِىَ اللَّهُ َعنْه قال: ]قال رَسُولُ اللَّهِ #: الجُمُعَةُ حَقٌّ وَاجِبٌ عَلى كُلِّ مُسْلِمٍ في جَمَاعَةٍ إَّ عَلى أرْبَعَةٍ: عَبْدٍ مَمْلُوكٍ، أوِ امْرَأةٍ، أوْ صَبىٍّ، أوْ مَرِيضٍ[. أخرجه أبو داود.وقال طارق: قد رأى النبى # وَهُوَ يُعَدُّ من أصحابه ولم يسمع منه شيئاً .,
6. (2853)- Târık İbnu Şihâb (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Cuma namazı, dört kişi hariç geri kalan her müslüman üzerine cemaat içinde yapması gereken vacib bir hakk'dır. Cumadan istisna edilen bu dört kişi şunlardır: Köle, kadın, çocuk ve hasta." [Ebû Dâvud, Salât 215, (1067).]
AÇIKLAMA:
1- Tarık İbnu Şihâb (radıyallâhu anh) cahiliye devrini yaşamış, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ı görmüş sahâbîlerdendir. Ancak Hz. Peygamber’i hiç dinlemediği bilinmektedir. Hz. Ebû Bekr ve Hz. Ömer (radıyallahu anhümâ) zamanlarında otuzüç veya otuzdört adet gazveye iştirak etmiştir, 82 hicrî yılında vefat etmiştir (radıyallâhu anh). Şu halde bu rivâyet sahâbî mürseli’ne bir örnek olmaktadır.
2- “Cuma hakk’tır” ibâresi, cuma namazınınn Kitap ve Sünnet’le sâbit kesin bir farz olduğunu ifade eder. “Allah’ın kulları üzerindeki farz olan haklarından biri”diye te’vîl etmek de mümkündür.
3- Hadiste geçen her müslüman üzerine علَى كُلِّ مُسْلِمٍ tabiri, “cuma, farz-ı kifâyedir” diyecekleri reddedecek bir cevap teşkil eder.
4- “Cemaat içinde فِى الْجَمَاعَةِ tabiri, cuma namazının cemaat halinde kılınacağını, münferid kılınamayacağını gösterir. Ulemâ bu hususta icma eder.
Ancak kaç kişinin burada istenen “cemaat”i sağlayacağı hususunda ihtilaf edilmiştir.
* Ebû Hanîfe’ye göre imam hariç en az üç kişi cemaati teşkil eder. Bunların hutbeyi dinlemelerini de şart koşmaz. Hutbeyi imamdan başka iki kişi dinlese yeterlidir. Ehl-i Rey’den Evzâî’ye göre cuma günü için üç kişi de yeterlidir, yeter ki vali de olsun. Ebû Sevr, “Cuma için ayrı bir sayı aranmaz, diğer namazlar gibidir, iki kişiyle de kılınır” demiştir.
* Şâfiîler, “En az kırk kişi olursa cemaat teşekkül eder” derler. Şâfiîye göre bunlar hür ve mukîm olmalıdır.
* Ahmed İbnu Hanbel, İshâk İbnu Râhûye, Ömer İbnu Abdilaziz gibi bir kısım başka âlimler de cumanın farz olması için cemaatin en az kırk olmasını şart koşmuşlardır. Ömer İbnu Abdilaziz bunlardan birinin vâli olmasını şart koşar ise de Şâfiî böyle bir şart koşmamıştır.
* İmam Mâlik cemaat için rakam üzerinde durmamış: “Evleri birbirine muttasıl bir köyde bir araya gelinen bir mescid ve alışveriş mahalli (sûk) varsa oradaki cemaate cuma farz olur” demiştir. İmam Mâlik hazretleri de vali şartı koşmamıştır.
5- Cuma namazı kadınlara farz değildir. Ancak İmam Şâfiî yaşlı kadınların (acâiz) cemaate katılmasını müstehab görür.
6- Cumanın çocuklara vacib olmadığı hususunda ulemâ icma eder. Burada çocuktan maksad henüz bülûğa ermeyen kimsedir. Ancak mürâhik olduktan sonra, yani bülûğ çağına yaklaşınca, alıştırılmaları maksadıyla götürülmeleri, tevşik edilmeleri İslâmi terbiyenin gereğidir.
7- Hastaya meşakkate sebep olacaksa, cuma farz olmaz. Hiçbir meşakkat ve zararın mevzubahis olmadığı hafif hastalıklar cumanın farziyyetini kaldırmaz. İmam-ı Âzam, rehberi olsa bile, bunda meşakkat olduğu için, âmâya da cumanın farz olmayacağına hükmetmiştir. Ancak İmam Şâfiî, rehberi olan âmâya cumanın farz olduğunu söyler.
8. Köle hususunda ulema ihtilaflıdır. Hasan Basrî ve Katâde cumanın gidebilecek durumda olan kölelere de farz olduğunu söylemiştir. Evzâî ve Dâvud-ı Zâhirî’nin de bu görüşte olduğunu Suyûtî kaydeder.
9- Zührî, “Yolcu ezanı işitirse cumaya katılsın” demiştir. İbrahim Nehâî’nin de benzer bir fetvası mevzubahistir. Bu da gösterir ki cuma farz-ı ayn olan ibadetlerdendir.
ـ7ـ وعن ابن عمرو بن العاص رَضِىَ اللَّهُ َعنْهما: ]أن النبىّ # قالَ: الجُمُعَةُ عَلى كُلِّ مَنْ سَمِعَ النِّدَاءَ[. أخرجه أبو داود .
7. (2854)- Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ezanı her işitene cuma farzdır." [Ebû Dâvud, Salât 212, (1056).]
AÇIKLAMA:
Burada, hadisin zahiri, cumanın farz olması için ezanın işitilmesini şart koşar. Ama âyet-i kerîmede “işitme” değil, “okunma” zikredilmiştir: اِذَا نُودِىَ لِلصََّةِ مِنْ يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا اِلَى ذِكْرِ اللَّه “Cuma günü namaz için ezan okunduğu zaman Allah’ın zikrine koşun” (Cuma 9). Ulemâ, bu sebeple hadisi: “Ezanı işitme gücünde olan herkese cuma farzdır” diye anlamıştır. Cumhur şöyle der: “Ezanı işitene ve işitme gücünde olana cuma farzdır, kişinin beldenin içinde veya dışında olması farketmez. ” Zeydü’d-Dîn el-Irakî’nin Şerhu’t-Tirmizî’de kaydına göre, İmam Mâlik, Şâfiî ve Ahmed İbnu Hanbel, bir şehir ahalisinin tamamına, -ezanı işitmemiş bile olsalar-, cumanın farz olduğunu söylemekte ittifak etmişlerdir.
ـ8ـ وعن حفصة رَضِىَ اللَّهُ َعنْها قالت: ]قال رسولُ اللَّهِ # عَلى كُلِّ مُحْتَلِمٍ رَوَاحٌ إلى الجُمُعَةِ، وَعلى كُلِّ مَنْ رَاحَ إلى الجُمُعَةِ الْغُسْلُ[. أخرجه أبو داود والنسائى
.8. (2855)- Hz.Hafsa (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Her ihtilam olan erkeğe cumaya gitmek vacibtir. Cumaya her gidene de gusül vacibtir." [Ebû Dâvud, Tahâret 129, (342); Nesâî, Cuma 2, (3, 89).]
AÇIKLAMA:
1- Hadis, zahiri itibariyle âmmdır. Yani her büluğa erene cuma namazının farz olduğunu ifade etmektedir.Halbuki az yukarıda (2853) belirtildiği üzere kadına, köleye, yolcu ve hastaya cuma farz değildir, büluğa ermiş bile olsalar.
2- Rivâyetin devamında Ebû Dâvud şu açıklamayı kaydeder. “Kişi, fecr doğduktan sonra yıkanmış ise, cünüblükten yıkanmış bile olsa cuma yıkanmasının yerine geçer.”
Bu açıklama şunun için yapılmıştır. Ulemâ cuma günü başlamazdan önce, yani şafak sökmezden önce yapılacak guslün “cuma guslü” olmayacağını söylemekte ittifak eder. Öyle ise, hadiste emredilen “cuma guslü” nün gerçekleşmesi için cuma günü şafak söktükten sonra gusletmek gerekmektedir. İşte şafak sökmesinden sonra yapılacak gusül cünüplükten temizlenmek için dahi yapılmış olsa, bu “cuma guslü”nün yerine geçer, bir kere daha “cuma guslü” yapmak gerekmez. Ebû Katâde’nin çocuklarından birinden yapılan rivâyete göre, Ebû Katâde مَنِ اغْتَسَلَ يَوْمَ الْجُمُعَةِ لِلْجَنَابَةِ اِغْتَسَلَ لِلْجُمُعَةِ “Cuma günü cünüplükten temizlenmek için yıkanan, cuma için yıkanmış sayılır” demiştir.
ـ9ـ وعن أبى هريرة رَضِىَ اللَّهُ َعنْه قال: ]قال رَسُولُ اللَّه # الجُمُعَةُ عَلى كُلِّ مَنْ آوَاهُ اللَّيْلُ إلى أهْلِهِ[. أخرجه الترمذي وضعفه
.9. (2856)- Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Cum'a, geceleyin ailesine dönebilen herkese farzdır." (31) [Tirmizî, Salât 360, (502).]
AÇIKLAMA:
Bu hadisi kaydettikten sonra Tirmizî zayıflığına dikkat çeker. Tirmizî’nin kaydına göre bu hadisi, Ahmed İbnu’l-Hasen cuma namazının gece, kimi ailesine sığındırırsa ona farzdır.
______________
(31) Kelimeye bağlı tercümesi: “Gece, kimi âilesine sığındırırsa Cuma ona farzdır” şeklinde olmalıdır.
” Yani mâna makam icabı şöyle olmalı: “Cuma namazı, geceleyin ailesine dönebilecek mesafede olan kimseye farzdır, bu durumda olan kimse dağda da olsa cumaya gelmelidir.” el-Müzhîr’in açıklamasına göre: “Cuma, oturduğu yerle cuma namazının kılındığı yer arasında, namazı edadan sonra oturduğu yere geceden önce dönmesine imkan tanıyacak bir mesafe bulunan kimseye farz olur.” Keza İbnu Ömer’den de اِنَّمَا الْغُسْلُ عَلَى مَنْ يَجِبُ عَلَيْهِ الْجُمُعَةُ وَالْجُمُعَةُ عَلَى مَنْ بَاتَ اَهْلَهُ “Gusül, cuma farz olana, cuma da geceyi ehlinin yanında geçirene vacibtir” dediği belirtilir. İbnu Hacer وَالْجُمُعَةُ عَلَى مَنْ بَاتَ اَهْلَهُ “Cuma, geceyi ehlinin yanında geçirene vacibtir” ibâresini şöyle açıklar: “Cuma namazı İbnu Ömer’e göre (namazdan sonra) gece bastırmadan evine dönmesi mümkün olan kimseye farzdır. Bundan daha uzak mesafede olana farz değildir.”
Bu açıklamalardan sonra Tirmizî’nin kaydettiği izâhı görebiliriz. Der ki: “Ehl-i ilim, cuma namazının kime farz olduğu hususunda ihtilaf ettiler. Bazıları “Gece, kimi evine sığındırırsa ona farzdır” demiştir. Bazıları da: “Cuma sadece ezanı işitene farzdır” demiştir. Bu Şâfiî, Ahmed ve İshak’ın kavlidir.
Bu mesafeyi müşahhas hale getirme sadedinde zikri geçen Kuba köyü Medîne’ye iki üç mil mesafededir.
ـ10ـ وعن ابن عمر رَضِىَ اللَّهُ َعنْهما قال: ]قال رَسُولُ اللَّهِ #: مَنْ أدْرَكَ رَكْعَةً مِن الجُمُعَةِ أوْ غَيْرِهَا فَقَدْ تَمَّتْ صََتُهُ[
.10. (2857)- İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Cuma namazından veya başkasından bir rek'ate yetişenin namazı tamam olmuştur." [Nesâî, Mevâkît 30, (1, 274, 275).]
AÇIKLAMA:
Bu hadis, cuma dahil herhangi bir namazın rek’atini imamla kıldığı takdirde gerisini tek başına tamamlayınca, tamamını cemaatle kılmış hükmüne dahil olacağını yani cemaat sevabını kazanacağını ifade eder.
Bu bâbta daha geniş izah 2830 numaralı hadisin açıklamasında geçti, oraya bakılsın.
ـ11ـ وعن أبى هريرة رَضِىَ اللَّهُ َعنْه: ]أن النّبىَّ # قالَ: مَنْ أدْرَكَ مِنْ صََةِ الجُمُعَةِ رَكْعَةً فَقَدْ أدْرَكَ[. أخرجهما النسائى .
11. (2858)- Hz. Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Cuma namazından bir rek'ate yetişen, cuma namazına yetişmiştir." [Nesâî, Cuma 41, (3, 112, 113).]
______________
(32) Bu hadis, iki rivayet sonra, 2859 numarada kaydedilen rivayettir.
AÇIKLAMA:
Bu hadis cumanın birinci rek’atinde imama yetişenin, ikinci rek’atı tek başına tamamlayabileceğini, böylece farz olan cuma borcunu eda etmiş olacağını ifade eder.
ـ2859 ـ12ـ وعن رجل من أهل قباء عن أبيه وكانت له صحبة قال: ]أمَرَنَا النَّبىُّ # أنْ نَشْهَدَ الجُمُعَةَ مِنْ قُبَاءَ[. أخرجه الترمذي
.12. (2859)- Kuba ahalisinden bir adam -Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'la sohbet etme şerefine ermiş bulunan- babasından naklen demiştir ki: "Resûlullah bize Kuba'dan (gelerek Medîne'de) cuma namazına katılmamızı emretti." [Tirmizî, Salât 360, (501).]
AÇIKLAMA:
Bu hadis, az yukarıda 2856 numaralı hadisin açıklamasında geçti, oraya bakılsın.
ـ2860 ـ13ـ وعن أبى الجعد الضُّمْرى رَضِىَ اللَّهُ َعنْه قال: ]قالَ رَسولُ اللَّهِ # مَنْ تَرَكَ ثََثَ جُمَعٍ تَهَاوُناً بِهَا طَبَعَ اللَّهُ تَعالى عَلى قَلْبِهِ[. أخرجه أصحاب السنن
.13. (2860)- Ebû'l-Ca'd ed-Dumrî anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kim önemsemiyerek üç cumayı terkedecek olursa, Allah onun kalbini mühürler." [Ebû Dâvud,Salât 210, (1052).; Tirmizî, Salât 359, (500); Nesâî, Cuma 2, (3, 88).]
ـ2861 ـ14ـ وعن سَمُرة جُندب رَضِىَ اللَّهُ َعنْه قال: ]قال رسُولُ اللَّهِ #: منْ تَرَكَ الجُمُعَةَ مِنْ غَيْرِ عُذْرٍ فَلْيَتَصَدَّقْ بِدِينَارٍ، فَإنْ لَمْ يَجِدْ فَبِنِصْفِ دِينَارٍ[. أخرجه أبو داود والنسائى
.14. (2861)- Semüre İbnu Cündüb (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Cuma namazını özürsüz olarak kim terkedecek olursa bir dinâr para tasadduk etsin, (bu kadar) bulamazsa, yarım dînâr tasadduk etsin." [Ebû Dâvud, Salât 211, (1053-1054); Nesâî, Keffâret 3, (3, 89); İbnu Mâce, İkâmet 93, (1128).]
شَهِدَ النَّبىَّ # زَمَنَ الحُدَيْبِيّةِ في يَوْمِ جُمُعَةٍ وَقَدْ أصَابَهُمْ مَطَرٌ لَمْ يَبُلَّ أسْفَلَ نِعَالِهمْ فَأسَرَّهُمْ أنْ يُصَلُّوا في رِحَالِهِمْ[. أخرجه أبو داود
.15. (2862)- Ebû'l-Melîh, ismi Umayr İbnu Âmir el-Hüzelî (radıyallâhu anh) olan babasından naklen anlattığına göre, babası Hudeybiye seferi sırasında bir cuma günü, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte bulunmuştur. O gün, ayakkabılarının altını ıslatmayacak kadar yağmur yağmış, bunun üzerine Efendimiz, herkesin yerlerinde namaz kılmalarını emir buyurmuştur." [Ebû Dâvud, Salât 213, (1058, 1059); Nesâî, İmâmet 51, (2, 111).]
AÇIKLAMA:
1- Yukarıda kaydedilen son üç hadis cum’a namazını mâzeret olmaksızın terkedenlerle ilgilidir. Cuma namazı ilâhî bir emir olduğu için bunun özürsüz terki, gadab-ı ilâhîyi celbedecek bir isyan, bir cinâyettir.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), bunun müeyyidesini kalbin mühürlenmesi olarak ifade buyurmuştur. Âlimler mühürlenmeyi kalbe hayrın ulaşmasının menedilmesi diye açıklar. Bir rivâyette de: “Münafıklar listesine kaydedilir” denmiştir.
2- Müteakip hadis, bu ağır cezaya hedef olmak istemeden, ihmalkârlığına pişman olanlara, hatayı telafi yolu göstermektedir: Maddî kefâret…
Ancak, İbnu Hacer el-Mekkî tasadduk edilecek bu meblağın, cumayı terketmekten mütevellit günaha tamamen kefâret olmayacağını belirtir ve bir haberde مَنْ تَرَكَ الْجُمُعَةَ مِنْ غَيْرِ عُذْرٍ لَمْ يَكُنْ لَهَ كَفَارَةٌ دُونَ يَوْمِ الْقِيَامَةِ “Cumayı özürsüz terkedene kıyamet gününden önce kefâret yoktur” buyrulmuş olduğunu hatırlatır. Ona göre, bu tasaddukla günahın hafifleyeceği ümit edilir. Sindî tasadduk etme hükmünün Kur’ân’da gelen
اِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ “Muhakkak ki güzellikler, kötülükleri giderir” (Hûd 114) âyetine dayandığını belirtir. Bu hadiste tasaddukta bulunmaya emir istihbâbî bir emirdir, vücubî değil.
Her günaha olduğu gibi, cumayı terk günahına da behemahal tevbe gerekir. Maddî kefârette bulunsa da bulunmasa da tevbenin ihmal edilmemesi gerekir, zira her çeşit günahı ortadan kaldıran en müessir çare tevbedir.
3- Tasaddukun istihbâbî oluşuna delil, bağışlanacak meblağın miktarındaki muhayyerliktir. Sadedinde olduğumuz hadis, bulamayana “yarım dinar” tecviz ederken, Ebû Dâvud’da gelen bir diğer rivâyet: “Bir dirhem yahut yarım dirhem, veya bir sa’y yahut yarım sa’ buğday” arasında muhayyer bırakır.
Kaynak:http://hadis.resulullah.org/index.php?s=oku&id=2368
Cuma Mesajları
- Duɑlɑrın geri çevrilmeyeceği bu mübɑrek günde Rɑbbim Duɑlɑrımızı kɑbul etsin..Bizleri Rɑhmetinden mɑhrum bırɑkmɑsın İnşɑllɑh ..Hɑyırlı Nurlu Cumɑlɑr.
- YÜCE RAB’BİM..! Omuzumuzdɑ oncɑ GÜNAH yüküyle, sɑnɑ ɑçtık ELLERİMİZİ..! Derinden bir OF değil, yürekten bir AF diliyoruz..! -Hɑyırlı Nurlu Cumɑlɑr.
- Ya Rabbi! Her Yerde Haddini Bilen, Gönül Aynasını Silen, Mahşerde Beraat Edip Yüzü Gülen Kullarından Eyle Bizleri..!! (Amin) Hayırlı Nurlu Cumalar… Bir duɑ gönderiyorum hepinize sɑğlık, mutluluk, huzur olsun. Sevdikleriniz yɑnınızdɑ dünyɑnız bɑrış dolu olsun.Allɑh’ın selɑmı üzerinize olsun. Hɑyırlı cumɑlɑr dilerim.
- Yüce Allɑh mübɑrek Cumɑ-ı şerif hürmetine hɑyɑtın şereflisini, rızkın bereketlisini, vücudun sıhhɑtlisini, ɑhlɑkın fɑziletlisini, evlɑdın edeplisini nɑsip ve müesser eylesin.Hɑyırlı Cumɑlɑr…
- Allɑh’ım; bizleri rɑhmetinin o engin lütfuylɑ bɑğışlɑ, bize merhɑmet et. Bize hidɑyet ver ve sırɑt-ı müstɑkimden ɑyırmɑ. Hɑyırlı Cumɑlɑr…
- Allɑh’ın nuruylɑ, ümmetini selɑmlɑyɑn gül yüzlü nur Peygɑmberin (sɑv) şefɑɑti üzerinize olsun. Hɑyırlı Cumɑlɑr…
- Yɑ Rɑbbi; sɑnɑ ɑçılɑn elleri, sɑnɑ yönelen gönülleri, sɑnɑ bükülen boyunlɑrı, sɑnɑ yɑlvɑrɑn dilleri, ne olur boş çevirme… Hɑyırlı cumɑlɑr…
- Yɑ Rɑbbim; bu mübɑrek cumɑ günün yüzü suyu hürmetine biz ɑciz kullɑrın ne derdi vɑrsɑ, ne sıkıntısı vɑrsɑ; dertlilere devɑ, hɑstɑlɑrɑ şifɑ, borçlu kullɑrınɑ edɑlɑr nɑsip et Yɑ Rɑbbim. Biz kullɑrın duɑlɑrını kɑbul et… Hɑyırlı nurlu cumɑlɑr…
- Tüm din kɑrdeşlerimin Cumɑsı mübɑrek olsun… Allɑh herkese şifɑ versin, bu güzel gününüz gülümsemelerle bitsin inşɑllɑh…
- Yükü sevgi, özü sɑygı, gücü bɑrış, süsü hoşgörü olɑn mübɑrek dinimizin seçtiği hɑftɑnın özel günü olɑn Cumɑnızı kutlɑrım…
- Bu mübɑrek cumɑ gününün tüm inɑnɑnlɑr için hɑyırlɑrɑ vesile olmɑsını diliyorum… Allah’ım bizi bize bırakıp şeytanın ve Nefsimizin elinde oyuncak eyleme..Bizi Rızanı kazanıp,Cennette Cemalini görenlerden eyle.. (Amin) Hayırlı Nurlu Cumalar
- Duaların geri çevrilmeyeceği bu mübarek günde Rabbim Dualarımızı kabul etsin..Bizleri Rahmetinden mahrum bırakmasın İnşallah.
- Allahım, Seni umuyor ve Sana dua ediyorum. Beni hayırlı umutlarıma kavuştur.Günahlarımı bağışla. Senin her şeye gücün yeter.. (amin)
- Makbul, dua ve tövbelerimizi kabul, sağlığımızı daim, kazancımızı bereketli, kalplerimizi ve evlerimizi huzurla doldursun İnşallah. Hayırlı Nurlu Cumalar…
- Cumɑ günleri,duɑnın kɑbul olɑcɑğı bir ɑn vɑrdır. Cumɑ”nın gündüzü, gecesinden dɑhɑ kıymetlidir. Allɑh Cumɑmızı ve ettiğimiz duɑlɑrı kɑbul etsin inşɑllɑh. Allɑh’ın Selɑmı Rɑhmeti, Bereketi üzerimize olsun! Günümüz ɑydın Cumɑmız Mübɑrek Olsun!
- Hɑyırlı Cumɑlɑr. Allɑh’tɑn bir duɑ gibi Peygɑmber’den bir ɑmɑğɑn gibi sevɑbınız bol olsun! Hɑyırlı Cumɑlɑr…
- Rabbim Seni bugün de dua edenlerden her daim şükredenlerden, sevmeyi bilenlerden, Ya Rabbi Cennette gezenlerden eyle! Hayırlı Cumalar.
- Öyle bir duɑ et ki; günɑhın tövbenin büyüklüğünden ɑğlɑsın…Şeytɑndɑn yɑrɑdɑnɑ sığınki sefsin seni değil; sen nefsini yɑkɑsın ~ Hɑyırlı Cumɑlɑr.
- Selɑmun Aleykum ” Eğer Din, Ölümden önce bir işe yɑrɑmɑzsɑ, Ölümden sonrɑ hiçbir işe yɑrɑmɑyɑcɑktır ” Hɑyırlı Cumɑlɑr!
- Güzellikler içinizi aydınlatsın, yüzünüzden ve yüreğinizden tebessüm eksilmesin. Rabbim, sevdiği kullarından eylesin sizleri ve tabi ki bizleri. Hayırlı cumalar dilerim.
- Bizi dostlarına dost, düşmanlarına düşman olanlardan ve sabreden ve şükredenlerden eyle! İşinde sebat eden, nimetine şükreden, ibadetini güzel yapan, doğru konuşanlardan eyle Ya Rabbim. Amin. Hayırlı Cumalar dilerim.
- ‘Ben, beni seven ümmetimi almadan cennete girmem.’ Diyen Sevgilinin (S.A.V) ümmeti olmanın hakkını verebilmek duası ile hayırlı cumalar dilerim.
- Günler bize dostların güzelliğiyle, geceler onların dualarıyla mübarek oluyor.Umudumuz dostların hediyesi, duamızsa sizlerin sevgisi. Cumanız mübarek olsun
- Güneşin pembeliğiyle doğan, saflığıyla süzülen, herkese nasip olmayan mutluluk denen o en güzel duygu sizle olsun. Hayırlı cumalar dilerim.
- önce yollar uzanır hakka yürümek için, tomurcuklar güller açar onu görmek için, dua eden biri var senin için. sende dua et ALLAH için. cumanız mübarek olsun.
Kaynak : Cuma Mesajları 2014, Kısa Cuma Mesajı
http://www.neguzelsozler.com/dini-sozler/cuma-mesajlari.html
Hayırlı Cumalar-Cuma Suresi-Hadisler